Ayıplı Mal, Hizmet ve Turizm Ürünü Nedir?
Tüketicilerin satın aldıkları malların ayıbını fark ederek değiştirmek veya iade etmek istediklerinde büyük sıkıntılarla karşılaştıkları bilinmektedir. Tüketiciye 15 gün içerisinde bu tür malları iade etme, değiştirme, bedel indirimi ya da ücretsiz tamir hakkı tanıyan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile tüketicilerin ayıplı malla uğradıkları mağduriyetin giderilmesinin yanı sıra kanunun önleyici/caydırıcı etkisiyle piyasaya sunulan mallar ve hizmetlerdeki ayıp oranının da asgariye indirilmesi amaçlanmıştır.
Hizmetler hakkında da esas itibariyle aynı hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş, ancak hizmetlerin yeniden görülmesinin çoğu kez imkânsız olabileceği dikkate alınarak, bu durumlarda tüketicinin ayıplı hizmetten sağladığı faydanın, iade edilecek bedelden düşülmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Tüketicinin korunmasını gerektiren durumlar 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir:
Ayıplı Mal (Madde-4): Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Ayıplı Hizmet (Madde-5): Sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarında veya standardında veya teknik kuralında tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler, ayıplı hizmet olarak kabul edilir.
Ayıplı Turizm Ürünü: “Turizm hizmetlerinin satışında uygulanan turu tanıtma ve tura katılmayı sağlama amacıyla tüketicilere gönderilen broşürlerde yer alan veya seyahat acentesi tarafından vaat edilen yahut yetkili makam ve mercilerce belirlenen standartlara nitelik ve/veya nicelik yönünden uygun olmayan ya da tahsis ve kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan, ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal ve hizmetlerdir.”
Seyahat acentelerinin yanında, otel, lokanta, yat veya yat limanı işletmecilerinin müşterilerine, broşür veya çeşitli yollarla duyurulan hizmetlerinin beklentileri karşılamayı engelleyen eksiklikler içermesi de ayıplı turizm hizmeti kavramına girmektedir.
Kanun’da tanımlanan ayıplı mal veya hizmet satışı tanımı, turizm hizmetlerinin özelliğinden kaynaklanan niteliğini tam olarak karşılamamaktadır. Turizm uygulamaları konusunda yorumlamalar gerekmektedir.
1. Ayıplı Mal veya Hizmet Satın Alan Tüketici/Turistin Hak ve Yükümlülükleri
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür.
- Sözleşmede Değişiklik Yapılmasını İsteme Hakkı
Turist, sözleşmenin imzalanmasından sonra yahut yerine getirilme aşamasında kullanılabileceği bu hak ile sözleşmede yer alan hizmetin ayıpsız hale getirilmesini, sözleşmenin de bu doğrultuda değiştirilmesini isteyebilecektir.
2. Sözleşmenin Feshi ve Ödediği Bedelin Geri Verilmesini İsteme Hakkı
Turist, sözleşmenin kurucu öğelerinde yanıltılmış ise sözleşme ile beklediği amacın gerçekleşmesi, sunulan koşullarda olanaksız ise turist, yapacağı bildirimle sözleşmeyi fesheder ve parayı geri ister. İfaya başlamadan fesih olarak kabul edilecek bu durumda ödediği bedelin yanı sıra geri istenecek bedel için ödeme günü ile geri alma günü arasında geçecek süre için faiz isteme hakkı da bulunmaktadır. İstenecek faizin oranı sözleşmede kararlaştırılmışsa kararlaştırılan oran, kararlaştırılmamış ise yasal faiz oranı olacaktır.
3. Hizmetin Ayıplı Olarak İfası ile Birlikte Uğranılan Zararı İsteme Hakkı
Ayıplı hizmet verildiğini fark eden tüketici, sözleşmenin her aşamasında hizmeti ayıplı olarak kabul edip ayıbın neden olduğu değer kaybı oranında seyahat acentesine ödeyeceği bedelden indirim yapılmasını isteyebilir. (Örneğin her şeyin iyi gittiği bir paket üründe kötü bir akşam yemeği servisi yapılan bir konaklama tesisinde kötü olan birim için tazmin edilmesini isteme hakkı gibi).
4. Zararın Müştereken (Birlikte) ve Müteselsilen (Zincirleme) Ödenmesini İsteme Hakkı
Ayıplı turizm hizmeti nedeniyle zarara uğrayan turist, oluşan her zararını turizm hizmetini satan seyahat acentesinden veya buna aracılık eden acenteden veya hizmeti üretenden isteme hakkına sahiptir.
5. Ayıplı Mal Satımında ve Ayıplı Hizmet Sunumunda Maddi veya Manevi Tazminat
Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği’nin 22. maddesi uyarınca tüketici hakem heyetlerinin uyuşmazlıkla ile ilgili karar verirken tarafların talepleriyle bağlı olduğu, tüketiciler tarafından maddi ve/veya manevi tazminat talep edilebilecek durumlarda söz konusu talebin açık ve net olarak belirtilmesi ve tazminat taleplerinin karara bağlanmasında bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği düzenlenmiştir.
Bununla birlikte tüketici ise maddi ve manevi tazminat taleplerinde;
- Uğramış olduğu zararı,
- Satıcının ayıplı mal sattığını veya sağlayıcının ayıplı hizmet sunduğunu
- Satıcının ayıplı mal satmada veya sağlayıcının ayıplı hizmet sunmada kusurlu olduğunu,
- Uğramış olduğu zarar ile satılan ayıplı mal veya sunulan ayıplı hizmet arasında illiyet bağı bulunduğunu, ispatla yükümlüdür.
Ayıplı Mal veya Hizmet Satan Satıcı/Sağlayıcının Hak ve Yükümlülükleri
Sözleşmeye konu bir malın ayıplı olduğunun iddia edilmesi durumunda, 6502 sayılı Kanun’un “Ayıplı maldan sorumluluk” başlıklı 9. maddesi uyarınca satıcı malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim ettiğini; sözleşmeye konu bir hizmetin ayıplı olduğunun iddia edilmesi durumunda ise kanunun “Ayıplı hizmetten sorumluluk” başlıklı 14. maddesi uyarınca sağlayıcı hizmeti, hizmet sözleşmesine uygun olarak tüketiciye ifa ettiğini ispat yükü altındadır.
Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi satıcının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Satılan malın ayıbı gizli nitelikte ise veya ayıp tüketiciden hile ile gizlenmişse satıcı, 30 gün içerisinde kendisine başvurulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda 5 yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise 3 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.
Diğer taraftan satıcı veya sağlayıcının yine 6098 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca söz konusu zarardan sorumlu olmadığını veya zararın tüketicinin fiili nedeniyle artmış olduğunu ispatlama hakkı saklıdır.
Yabancılık Unsuru İçeren Uyuşmazlıklar Tüketici Hakem Heyetlerinin Görev Alanına Girmekte midir?
Genel olarak incelendiğinde; turizm sektörünün, hizmet satışı nedeniyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’la ilişkilendirildiği görülmektedir. Zira; Kanun’un esası, mal alışverişinden doğan aksaklıklara ilişkindir. Hizmet sektöründen ise örneğin; kuru temizleme vs. hizmetleri kapsamaktadır. Turistler de ülkemizde yaptıkları alışverişlerde karşılaştıkları sorunlarda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundan yararlanabilirler. Bu tip uyuşmazlıklar tüketici hakem heyetlerince öncelikli olarak ele alınır.
Yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklarda kanunların yer bakımından uygulanması hususu da gündeme gelmektedir. Yer bakımından uygulama kanunların hangi coğrafi sınırlar içinde uygulanacağını belirlemekte olup, kanunların yer itibariyle uygulanmasında mülkilik ve şahsilik olmak üzere iki ilke bulunmaktadır. Kanunların mülkiliği ilkesinde kanunlar, ait oldukları devletin ülkesinde bulunan vatandaş veya yabancı, gerçek veya tüzel kişi herkese uygulanır, buna karşılık ülke dışında uygulanmazlar. Kanunların şahsiliği ilkesinde ise kişi nereye giderse gitsin kendisine vatandaşı olduğu ülkenin kanunları uygulanır bulunduğu ülkenin kanunları uygulanmaz. Türk hukukunda karma sistem benimsenmiş olup, kural kanunların mülkiliği ilkesidir ve açıkça düzenlenmiş istisnai durumlarda kanunların şahsiliği ilkesi uygulanmaktadır.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 26. maddesinde, tüketici sözleşmelerinin tarafların seçtikleri hukuka tabii olacağı, ancak tüketicinin mutad meskeni hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olduğu asgari korumanın saklı olduğu; tarafların hukuk seçimi yapmamış olması halinde, aynı maddede düzenlenen belli şartlar altında sözleşmeye tüketicinin mutad meskeni hukukunun uygulanacağı düzenlenmiştir.
Bu bağlamda TC vatandaşı olmayan bir tüketicinin Türkiye’de mukim bir satıcı ve/ veya sağlayıcı ile yaşadığı uyuşmazlığın çözümü amacıyla tüketici hakem heyetine başvurabilmesi ve tüketici hakem heyeti tarafından bağlayıcı karar alınabilmesi mümkündür.
Diğer taraftan TC vatandaşı olan bir tüketicinin yabancı bir ülkede mukim bir satıcı ve/veya sağlayıcı ile yaşadığı uyuşmazlığın çözümü amacıyla tüketici hakem heyetine başvurması durumunda, tüketici hakem heyetince alınacak kararın kanunların mülkiliği ilkesi gereğince bağlayıcı olmayacağı ve söz konusu uyuşmazlığın tüketici hakem heyeti görev alanına girmeyeceği değerlendirilmektedir.
Tüketici haklarının uluslararası anlamda konu edildiği belgelerden birisi de “Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Beyannamesi’dir. Adı geçen Beyanname “tüketicilerin çıkarlarını ve gereksinimlerini göz önünde tutarak; tüketicilerin çoğu zaman ekonomik şartlar, eğitim seviyeleri ve pazarlık gücü yönünden dengesizliklerle karşılaştıklarının ayırdında olarak tüketicilerin zararsız ürünlere erişme hakkına sahip olması gerektiği düşüncesi ile” hazırlanmıştır. Bu nedenle tüketici hakları konusunda yapılacak çağdaş her çalışmanın, yorumun ve yasa değişikliğinin yukarıda belirtilen uluslararası kabul görmüş saptamalar ve ilkeler doğrultusunda olması gerekir.