İcra takibi, alacaklının bir alacağını tahsil edebilmek amacıyla devlete başvurarak devletin cebri icra yetkisini kullanmasını talep ettiği hukuki bir süreçtir. Bu işlemler, icra müdürlükleri tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de icra hukuku alanında temel mevzuat, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’dur.
İcra takip işlemleri ilamlı ve ilamsız icra olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mahkeme kararına dayanarak başlatılan takip, ilamlı icra olarak adlandırılır. İlamsız icrada ise herhangi bir mahkeme kararına veya kambiyo senedine dayanmaya gerek yoktur; bu, herhangi bir para alacağı için başvurulan bir yöntemdir.
İlamlı icra ile ilamsız icra arasındaki en büyük fark, ilamlı icrada mahkeme kararının varlığı nedeniyle borçlunun itiraz hakkının olmamasıdır. Borçlu, ilamlı icra takibinde borcunun olmadığı yönünde itirazda bulunamaz. İlamlı icrada itiraz, yargılama aşamasında yapılmalıdır; icra aşamasında itiraz mümkün değildir.
İlamsız icrada ise alacağın konusu para veya teminat alacağı olmalıdır. İlamsız icra, alacaklının elinde alacaklı olduğunu kanıtlayacak güçlü deliller bulunmadığı durumlarda başvurulan ilk yoldur. Bu tür icra takibinde borçlu, alacaklı tarafından suistimal edilme ihtimaline karşı kanun hükmü gereği itiraz ederek takibi durdurma hakkına sahiptir.
1. İlamsız Takip
İlamsız takip, alacaklıların para veya teminat alacakları için başvurabilecekleri bir cebri icra yoludur. Bu yönteme başvurmak için alacaklının elinde herhangi bir belge ya da mahkeme kararı bulunması gerekmemektedir. İlamsız takip, kiralanan taşınmazların tahliyesi için de kullanılabilir ve bu süreç için bir mahkeme kararına ya da rehin hakkına dayalı bir alacağa ihtiyaç yoktur.
İlamsız icrada genel yetkili icra dairesi, borçlunun yerleşim yeri icra dairesidir, ancak bu yetki kesin değildir. İlamsız takipte, takibe konu olan sözleşmenin yapıldığı yerin icra dairesi de yetkilidir. Yetkili icra dairesi dışında bir yerde takip yapılması durumunda, borçlu 7 gün içinde yetki itirazında bulunabilir. Yetki konusu kamu düzenine aykırılık teşkil etmediği için icra dairesi yetkisini kendiliğinden incelemez.
İlamsız icra takibinin ilk adımı takip talebidir. Bu talebin ardından icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edebilir. Borçlunun itiraz etme hakkı, borcun bulunmaması veya haklı bir nedene dayanması durumunda, borçlunun hak kayıplarını önlemek amacıyla tanınmıştır.
Borçlu, ilamsız takipte ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurabilir. Borca, yetkiye veya imzaya itiraz edebilen borçlu, ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmezse takip durur. Borca, yetkiye ya da imzaya itiraz etmeyen borçlu, 7 gün içinde gerçeğe uygun mal beyanında bulunmalıdır. Mal beyanında bulunmayan borçlu hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Borçlunun itirazı sonrası alacaklının başvurabileceği iki yol bulunmaktadır:
- Alacaklı, itirazın kaldırılması için 6 ay içinde İcra Mahkemesine başvurabilir.
- Alacaklı, itirazın iptali davasını 1 yıl içinde açabilir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesine göre alacaklı, itirazın kaldırılması davası açmak için belirli belgelerden en az birine sahip olmalıdır. Bu belgeler şunlardır:
- İmzası ikrar edilmiş adi senet
- İmzası noterlik tarafından tasdik edilmiş senet
- Resmi dairelerden veya yetkili makamlardan usulüne uygun alınmış makbuz veya belge
Bu belgelerden birine sahip olan alacaklı, itirazın kaldırılması davasını 6 ay içinde açmalıdır. İtirazın haksızlığı mahkemece belirlenirse takip kaldığı yerden devam eder ve borçlu aleyhine kötü niyet tazminatı ve icra inkar tazminatına hükmedilir.
Borçlu, başlatılan takibe süresi içinde itiraz etmezse takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesi, alacaklıya borçlunun mal varlığına haciz koyma ve haczedilen malları paraya çevirme hakkı verir.
İlamsız İcra Takibinin Türleri
İlamsız icra takibi, genel haciz yolu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ve kiralanan taşınmazların tahliyesi olmak üzere üçe ayrılır.
1. Genel Haciz Yoluyla Takip
Para ve teminat alacakları için başvurulabilen ve takibin başlaması için herhangi bir belgeye veya ispat aracına gerek duyulmayan bir icra yöntemi olan ilamsız takip, kambiyo senedine, ilama veya ilam niteliğinde bir belgeye dayanmayan ya da rehinle güvence altına alınmamış para ve teminat alacakları için kullanılır. Bu tür takip, Türk parası üzerinden yapılır. Eğer alacak yabancı para birimi cinsindeyse, hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği belirtilerek takip işlemi gerçekleştirilir. Altın alacakları için genel haciz yoluyla ilamsız takip yapılamaz.
Genel haciz yoluyla ilamsız takipte, öncelikle alacaklı icra dairesine başvurarak takip talebinde bulunur. Bu başvurunun ardından icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, 7 gün içinde icra dairesine sözlü veya yazılı itirazda bulunmazsa takip kesinleşir. Borçlunun itiraz etmesi durumunda, eğer itiraz yersiz bulunursa yine takip kesinleşir; itirazın haklı bulunması halinde ise takip sona erer.
Takip kesinleştikten sonra borçlu borcunu ödemezse, borçlunun borcu kadar malı haczedilir ve alacaklının talebiyle bu mallar satılarak elde edilen gelir alacaklıya ödenir. Borçlunun borcunu ödemeye yetecek kadar malı yoksa alacaklıya aciz belgesi verilir.
Takip talebinde bulunulması gereken zorunlu unsurlar şunlardır:
- Alacaklının kimliği ve adresi
- Borçlunun kimliği ve adresi
- Alacak tutarı (eğer alacak yabancı para cinsindense, Türk parasına çevrilmesi gereklidir)
- Alacak faizli ise faizin miktarı ve işlemeye başladığı gün
- Senet veya senet yoksa borcun sebebi
- Takip yollarından hangisinin seçildiği
- Alacaklı veya vekilinin imzası
Bu bilgiler ışığında, ilamsız takip süreci alacaklılar için hızlı ve belge gerektirmeyen bir icra yolu sunar.
2. Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takip
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip, ilamsız icra yollarından biridir ve alacaklının elinde kambiyo senedi niteliğinde bir belge bulunmasını gerektirir. Bu belgeler kanunen sınırlı sayıda olup, poliçe, bono ve çekten oluşur. Alacaklı, bu belgelerden birine dayanarak bu takip yoluna başvurabilir; diğer kıymetli evraklarla bu yola başvuramaz.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, alacaklı öncelikle icra dairesine başvurarak takip talebini verir ve borçluya ödeme emri tebliğ edilir. Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı 5 gün içinde itirazda bulunabilir. İtiraz, takibin yapıldığı icra dairesine bağlı icra mahkemesine dilekçe verilerek yapılır. Bu takip yolunda borçlu, hem imzaya hem de borca itiraz etme hakkına sahiptir.
İtiraz, satış dışındaki takip işlemlerini durdurmaz. Ancak borçlu, mahkemeye başvurarak özel talepte bulunup malların haczini veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için icra takibinin geçici olarak durdurulmasını talep edebilir. Bazı durumlarda hakim, resen geçici durdurma kararı da verebilir.
İcra mahkemesi, işin esasına girerek esas hakkında karar verir. Bu karar duruşmada verilir ve duruşma zorunludur. Mahkeme, itirazın reddine karar verirse takibe devam edilir; ret kararının kesinleşmesine gerek yoktur. Bu karar, şekli anlamda kesin hüküm teşkil eder ve borçlu, istirdat veya menfi tespit davası açabilir.
Mahkeme, itirazın kabulüne karar verirse takip durur ve bu kararın kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilir. Verilen karara karşı temyiz yolu açıktır.
Kambiyo senedine özgü haciz yolu takibinde borçlu eğer ki borcunun olmadığını veyahut takiple alakalı olarak hukuka aykırı bir durumun olduğunu düşünüyorsa iki seçeneği bulunmaktadır. Bu seçenekle şu şekildedir;
A. İmzaya İtiraz:
Borçlu, kambiyo senedindeki imzayı inkâr edebilir. İmzaya itiraz, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yazılı olarak yapılır ve açık bir şekilde belirtilmelidir. İmzaya itiraz edilmezse, imzanın borçluya ait olduğu kabul edilir. İmzaya itiraz duruşmalı şekilde incelenir ve borçlu ilk duruşmada bizzat hazır bulunmak zorundadır. Borçlu mazeretsiz olarak gelmezse ve alacaklı vekili duruşmaya gelerek davayı takip etmeyeceğini bildirirse, dosya işlemden kaldırılır.
İtirazın kabulü durumunda, alacaklının kötü niyetli ve ağır kusurlu bulunması halinde, takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasına hükmedilir. Alacaklı genel mahkemelerde dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar ertelenir. Alacaklı davayı kazanırsa para cezası kaldırılır. İtirazın reddi halinde, takip durdurulmuşsa borçlu, takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasına mahkûm edilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, para cezalarının tahsili dava sonuna ertelenir; borçlu lehine sonuçlanırsa hükmedilen tazminatlar kaldırılır.
B. Borca İtiraz:
Borca itiraz, imza itirazı dışında ödeme emrine karşı yapılan tüm itirazları kapsar. Borcun olmaması, borcun zamanaşımına uğraması, borcun ödendiği, faiz oranının yanlış olması gibi itirazlar borca itiraz kapsamına girer. Borca itiraz halinde, icra mahkemesi tarafları en geç 30 gün içinde duruşmaya davet eder. Alacaklı veya vekili duruşmaya katılmazsa icra mahkemesi itiraz edilen borç için takibin durdurulmasına karar verir.
Borçlu, yetki itirazında bulunduğunda yetkili icra dairesini açıkça belirtmelidir; hakim, yetkili icra dairesini resen araştırmaz. Borçlu, borçlu olmadığını, borcun itfa edildiğini veya imha edildiğini sadece resmi ya da imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir. Tanık veya yemin gibi delillerle itirazlar ispatlanamaz.
İcra mahkemesi itirazın kabulüne karar verirse, icra takibi durur ve kararın kesinleşmesi ile takip iptal edilir. Borçlunun itirazının kabulü halinde, alacaklı kötü niyetli veya ağır kusurlu ise, takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Takip geçici olarak durdurulmuş ve itiraz reddedilmişse, borçlu aleyhine takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, tazminatın tahsili dava sonuna ertelenir.
İcra mahkemesinin verdiği itirazın kabulü veya reddi kararlarına karşı temyiz yolu açıktır. Genel haciz yolundaki hükümler, yukarıdaki özellikler dışında ve bu takibin niteliğine aykırı düşmedikçe kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte de uygulanır.
C. Kiralanan Taşınmazlara İlişkin Takip
İlamsız icra, kural olarak para ve teminat alacakları için geçerlidir. Bu tür alacakların tahsili için belge veya mahkeme kararı gerekmez. Ancak, İcra ve İflas Kanunu’nda, kiraya verenin kiralanan taşınmazın tahliyesini belirli şartlarla ilamsız icra yoluyla talep edebileceği bir istisna bulunmaktadır.
Kiraya veren, kiracıyı tahliye ettirmek istediğinde sulh hukuk mahkemesinde tahliye davası açmak zorundadır. Davayı kazanırsa, mahkemeden aldığı ilam ile ilamlı icra takibine başvurabilir. Ancak, belirli durumlarda, doğrudan icra dairesine başvurarak taşınmazın tahliyesi istenebilir. Bu durumlar şunlardır:
- Kira bedelinin ödenmemesi
- Kira süresinin bitmesi
Kiraya verenin ilamsız icra yoluyla taşınmazın tahliyesini talep etmesi için yazılı kira sözleşmesine dayanması gerekmez. Kiracı, kira sözleşmesinin varlığına itiraz edebilir. Ancak, itiraz edilmezse, kira sözleşmesi kabul edilmiş sayılır.
Kiralanan taşınmazlara ilişkin ilamsız icra takibi, genel haciz yoluyla icra takibi ile benzer hukuki süreçlere sahiptir. Kiraya veren, kira bedelinin ödenmemesi veya kira süresinin bitmesi nedeniyle kiracıya karşı icra takibi başlatır ve icra dairesi kiracıya ödeme emri gönderir.
Kiracının ödeme emrine itiraz süresi:
- 6 aydan kısa süreli kiralarda 3 gün
- 6 aydan uzun süreli kiralarda 7 gündür
Ödeme emrinde kiracıya iki seçenek sunulur:
1. 3 veya 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir.
2. 30 gün içinde kira borcunu ve ferilerini ödeyebilir.
Ayrıca, ödeme emrinde belirtilen sürelerde bu yollardan birine başvurulmazsa, kira sözleşmesinin feshedileceği ve kiralananın tahliye edileceği kiracıya ihtar edilir.
Türk Borçlar Kanunu Madde 315: “Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.”
Kiracı, ödeme emrine itiraz etmez veya borcunu ödemezse, kiraya veren, ihtarda belirtilen süreler geçtikten sonraki 6 ay içinde icra mahkemesine başvurarak kiracının tahliyesini talep edebilir. İcra mahkemesi, kiracının ödeme emrine itiraz etmediğini ve süresi içinde ödeme yapmadığını tespit ederse tahliye kararı verir.
D. Abonelik Sözleşmesine Dayanan Haciz Yoluyla İlamlı Takip
19 Aralık 2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanun, “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun” ile Türk hukuk sistemine girmiştir. Bu düzenleme, abonelik sözleşmelerinden doğan alacakların takibinde, haciz aşamasına kadar olan işlemlerin elektronik ortamda yürütülmesini amaçlamaktadır.
Bu yeni takip yolu, Merkezi Takip Sistemi (MTS) üzerinden başlatılacak ve haciz aşamasına kadar bu sistem üzerinden sürdürülecektir. UYAP’ta (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) oluşturulan MTS, bu sürecin elektronik olarak yürütülmesine olanak tanımaktadır.
Abonelik sözleşmesine dayanan alacakların MTS üzerinden takibi, sadece para alacakları için geçerli olup, mal veya hizmet sunan tarafın para dışındaki talepleri bu yol ile talep edilemeyecektir. Bu takip yolu, sadece abonelik hizmeti veren taraf tarafından kullanılabilir. Abonelik sözleşmesinin diğer tarafı olan tüketiciler, alacaklarını genel hükümlere göre takip etmek zorundadır.
Bu takip yolunun uygulanabilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır:
1. Abonelik Sözleşmesi: Takip yapılabilmesi için öncelikle bir abonelik sözleşmesinin mevcut olması gerekmektedir.
2. Para Alacağı: Abonelik sözleşmesinden doğan alacağın, para alacağı niteliğinde olması zorunludur.
3. Faturalandırılmış Hizmet veya Mal: Abonelik sözleşmesine göre tüketiciye sunulan mal veya hizmetin bedeli faturalandırılmış olmalıdır.
Bu şartlar sağlandığında, alacaklı taraf MTS üzerinden ilamlı takip yoluna başvurabilir. Takip işlemleri, MTS üzerinde başlatılarak elektronik ortamda yürütülür ve haciz aşamasına kadar sistem üzerinden devam eder. Böylece, abonelik sözleşmelerinden doğan alacakların takibi daha hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
Bu yeni düzenleme, abonelik sözleşmelerinden doğan alacakların takibini daha sistematik ve verimli hale getirerek, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların hızlı bir şekilde çözülmesine katkı sağlamaktadır.
İlamlı İcra Takibi
Bir kişinin hakkı ihlal edildiğinde veya hukuka aykırı bir durum karşısında mahkemeye başvurarak bu ihlalin giderilmesini talep edebilir. Mahkeme süreci lehine sonuçlanan kişi, elde ettiği ilam ile birlikte ilamlı icra yoluna başvurabilir.
İlamlı icra takibi başlatılabilmesi için bir mahkeme kararı ya da kanunda belirtilen mahkeme ilamı niteliğinde belgelerden biri gereklidir. Bu belge, mahkemeden alınan imzalı ve mühürlü gerekçeli karar olmalıdır. İcra İflas Kanunu’nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğindeki belgeler şunlardır:
- Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar ve kabuller
- Para borcu ikrarını içeren noter senetleri
- İstinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler
Ayrıca, özel kanunlarda ilam niteliğinde sayılan diğer belgeler de ilamlı icra takibinde kullanılabilir.
İlamlı icra takiplerinde, borçluya icra emri gönderilir ve borcun 7 gün içinde ödenmesi gerektiği bildirilir. Borçlu bu süre içinde ödeme yapmazsa, ilam hükmü icra dairesi tarafından zorla yerine getirilir. Borçlunun ilamı temyiz etmesi icrayı durdurmaz. Bu durumda borçlu, Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararını talep etmelidir. Borçlu, icranın geri bırakılması kararını icra dairesine sunana kadar süre istemelidir.
İlamlı icra takibinin yapılabilmesi için zamanaşımı süresi 10 yıldır. Borçlu, ilamlı icra takibine icra dairesine itiraz edemez çünkü borç mahkeme kararı ile sabittir. Ancak, borçlunun icra mahkemesinde borca ilişkin dava açma hakkı saklıdır.
İlamlı icra takibinde Türkiye’deki tüm icra daireleri yetkilidir ve yetkiye itiraz edilemez. Takip, Türkiye’deki herhangi bir icra dairesinde başlatılabilir. İlamlı icra takibinin konusu para alacağı, menkul teslimi, gayrimenkullerin tahliyesi, çocuk teslimi veya çocuk ile kişisel ilişki tesisi gibi konular olabilir.
İlamlı icra takibinin başlatılabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmez. Ancak aşağıda belirtilen ilamların kesinleşmesi şarttır:
- Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar
- Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar
- Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmamasına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar
- Menfi tespit davaları ve tazminat ilamları
- Sayıştay ilamları
Bu bilgiler ışığında, ilamlı icra takibi süreci alacaklının mahkeme kararı veya ilam niteliğinde belge ile hakkını icra dairesi aracılığıyla zorla yerine getirebilmesine olanak tanır.
Sıkça Sorulan Sorular
-
Alacak davasını kimler açabilir?
Alacak davasını, alacaklı ve alacaklının mirasçıları açabilir. Alacaklı alacağını devrettiyse alacağı devralan kişi veya kurumlar da alacak davası açabilir.
-
Alacağın tahsili için alternatif başka bir yöntem var mıdır ?
Evet. borçlunun 3.kişilerdeki hak ve alacakları için bankalara, şahıslara veya tüzel kişiliklere haciz ihbarnamesi gönderilerek de alacağın tahsili mümkündür.
-
Takip talebinde bulunması gereken hususlar nedir ?
Takip talebinde alacaklının ve borçlunun adı-soyadı ve adresleri, alacak tutarı (faizleri1 ile birlikte) ve alacağın, dayandığı senet veya senet yoksa borcun sebebi yer almalıdır. Ayrıca takip talebinde seçilmiş olan takip yolu da belirtilmelidir.
-
Takip talebi nerede başlatılır ?
Borçlunu adresinin bulunduğu yer icra Müdürlüğüne “takip talebi” ile icra takibi başlatılır.
-
Mal beyanında bulunmamanın sonucu nedir ?
Hapis cezası alabilirsiniz. Mal beyanında bulunmamanız halinde alacaklı icra mahkemesine başvurarak mal beyanında bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapsen tazyik cezası ile cezalandırılmanızı isteme hakkına sahiptir.
Güneş & Güneş Hukuk Bürosu olarak, icra takibi başlatma sürecinin hukuki destek ile yürütülmesinin hayati önem taşıdığını belirtmek isteriz. İcra takibi, alacakların tahsil edilmesi amacıyla başlatılan yasal bir süreçtir ve doğru bir şekilde yönetilmesi gereklidir. Hukuki destek, alacaklıların taleplerinin yasal çerçevede hazırlanması, icra takibi için gerekli belgelerin eksiksiz olarak sunulması ve süreç boyunca karşılaşılabilecek olası itirazların yönetilmesi konusunda kritik bir rol oynar. Ayrıca, icra takibinin hangi hukuki yollarla başlatılacağı ve hangi aşamalarda hangi hukuki işlemlerin yapılacağı konusunda danışmanlık alarak, sürecin hızlı ve etkili bir şekilde ilerlemesi sağlanır. Bu bağlamda, hukuki uzmanlık sayesinde alacakların tahsil edilmesi sürecinde en doğru stratejilerin belirlenmesi mümkün hale gelir. Daha fazla bilgi ve hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.