Kâr, Farsça kökenli bir kelimedir. Kârın sözlük anlamı; alışverişten sağlanan para kazancıdır. Diğer bir tanıma göre kâr; belli bir süre içinde, ticari bir işletmenin ekonomik faaliyetleri sebebiyle varlığında meydana gelen artıştır. Anonim şirketlerin kâr dağıtabilmesi şirketin kâr elde etmesi yani şirketin ticari bilânçosunda kârın gözükmesi gerekir.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun çıkardığı Seri:4, 27 No’lu tebliğde yapılan tanıma göre kar payı; anonim şirket ortaklarına ve kâra katılan diğer kişilere dağıtılacak kârdan, bunların her birine düşen payı ifade eder. Pay sahipliği konusunda gerçek ve tüzel kişi ayrımı yoktur. Burada pay sahibi için önemli olan nokta, şirkete katılım karşılığında, maddi bir çıkar sağlamaktır. Sağlanabilecek maddi çıkar farklı şekillerde olabileceği gibi, bunların en önemlisi ve devamlısı, kişinin şirket kazancından elde edeceği kâr payıdır.
Kâr payı, anonim ortaklıkta yıllık net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılan paydır (TTK m. 509/2). Her pay sahibi dağıtılmasına karar verilen net dönem kârına, payı oranında katılma hakkına sahiptir (TTK m.507).
Kar payı avansı, ortaklara ara dönem kârı üzerinden dağıtılacak avanstır. Anonim şirketler, iş yılı sonunda düzenlenen bilânçoya göre ve herhâlde genel kurulun bilânço, kâr ve zarar hesabının kabulüne ve kârın dağıtımına ilişkin kararına dayanarak kâr dağıtabilirler. Bunun dışında ortaklara yapılan her ödeme, safi kârdan kaynaklansa bile, emredici hükümlerle men edilmiş bulunan “ sermayenin ortaklara iadesi ” anlamını taşır.
Anahtar Kelimeler: Kâr, Kâr Payı, Kâr Payı Hakkı, Kâr Payı Avansı, Kâr Payının Tespiti, Kâr Payının Hukuki Niteliği,
GİRİŞ
Anonim şirketler, ekonomilerdeki büyük yatırım fonksiyonlarının temelini oluşturur. Anonim şirketler, modern ekonomik sistem içinde yer alan toplumlarda özellikle kapitalist ve
karma ekonomilerde büyük önem taşımakta ve vazgeçilmez bir üretim aracı olmaktadır .
Tek başlarına işe yaramayan ve atıl durumda bulunan küçük tasarrufların bir araya gelmesini sağlayarak, büyük sermayeler oluşturur; bu sermayeleri ekonominin hizmetine sunarak büyük yatırımlar yapılmasına ve önemli projelerin hayata geçirilmesine zemin
yaratır . Anonim şirketlerin sorumluluklarının sınırlı olması ve bu avantaj ile ortakların
sadece katılma paylarını tehlikeye atmaları nedeniyle, büyük miktarda sermayenin toplanmasını sağlar. Düşük miktarda sermaye, bilgi ve tecrübeye ihtiyaç olmaksızın küçük tasarruf sahiplerine büyük yatırımlara katılabilmeleri olanağını sağlamış olur.
Sermaye piyasasında yer alsın veya almasın bir anonim şirket pay sahibinin en önemli mali veya malvarlıksal hakkı, şirket tasfiye edilmek zorunda olmadığı sürece kâr payı
hakkıdır . Düzenli ve yüksek kâr dağıtımı, tasarruf sahipleri açısından, anonim şirketleri
cazip kılan özelliklerdir. Anonim şirketler de bu beklentileri yerine getirdikleri sürece büyüyüp, gelişeceklerdir.
Çalışma; kâr ve kâr payı kavramları, kâr payının benzer kavramlarla karşılaştırılması, kâr payının hukukî niteliği, kâr payının tespiti ve avans kâr dağıtımı konuları ile TTK. tasarısının ilgili bölümlerine de yer verilerek incelenmiştir.
ANONİM ŞİRKETLERDE KÂR PAYI ve KÂR DAĞITIM ESASLARI
KÂR KAVRAMI
GENEL OLARAK
Kâr, Farsça kökenli bir kelimedir. Kârın sözlük anlamı; alışveriş işlerinin sağladığı para kazancıdır. Kazanç kelimesinin sözlük anlamı ise; satılan bir mal, yapılan bir iş veya
harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, temettüdür .
Mevzuatta sadece kâr kelimesi kullanılmamaktadır. Bu yüzden de kavram birliği oluşmamıştır. TTK.m.455-457’de “kazanç”, TTK.m.466, m.467, m.470’de “kâr”, SerPK.m.15’de ise “temettü” kelimesi kullanılmaktadır. Ancak bu farklı kullanımlara rağmen
kâr, kazanç ve temettü kelimeleri eş anlamlı olarak kullanılmıştır .
Anonim şirketler açısından kâr; bir hesap dönemi içinde şirketin faaliyeti sonucunda, kâr ve zarar hesabının kâr bakiyesi vermesi hâlinde şirket bilânçosunun pasif tablosuna yazılan ve kural olarak kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılmak
üzere ayrılan bir kalemdir .
Pay sahibi açısından kâr; servetine eklenecek nakdî bir kazancı veya pay senedine ayırdığı servetinin gelirini belirtir.
Anonim şirketin amacı; kâr elde edip, bu kârı pay sahipleri arasında paylaştırmaktır. Şirket tarafından sağlanan kâr sadece bir başarı göstergesi değildir, aynı zamanda şirket faaliyetlerinin sürekliliği için zorunluluktur.
Kâr kavramı, genel bir kavram olduğu için, bu kavramı alt dallara ayırarak incelemek ve “ticari kâr”, “mali kâr”, “safi kâr” ve “dağıtılabilir kâr” kavramlarına değinmek gerekir.
TİCARİ KÂR – MALİ KÂR
Anonim şirketin kâr dağıtabilmesi için öncelikle şirketin kâr elde etmesi yani şirketin ticari bilânçosunda kârın gözükmesi gerekir. Ancak mali bilânçoda kâr gözüktüğü hâlde ticari bilânçoda, mali bilânçodakinden daha az kâr gözükebilir veya kâr gözükmeyebilir. Bu durumun tersi de mümkündür.
Örneğin, ticari bilânçosuna göre 5000 TL kâr elde etmiş bir anonim şirket, vergi dışı kalan kazançları dolayısıyla mali bilânçosuna göre 500 TL kurum kazancı elde etmiş görünebilir. Bunun nedeni bu iki bilânçonun farklı kanunlara göre hazırlanması ve mali bilânçonun değerlemesinde indirilmesi kabul edilmeyen giderlerde, gizli yedek akçelerde, amortisman ve karşılık ayrılmasında, farklı olabilecek vergi hükümleri veya ekonomik, sosyal amaçlarla bazı işletme gelirlerinin tamamen vergi dışı bırakılması veya kazançlarında indirim yapılmasının kabul edilmesidir .
Ticari kâr, ticaret hukuku ve genel muhasebe ilke ve standartlarına göre düzenlenen ticari bilânço sonucu ortaya çıkan kârdır.
Mali kâr, vergi hukuku ilke ve kurallarına göre düzenlenen mali bilânço sonucu ortaya çıkan kârdır. Ticari kâra bazı ilaveler ve ticari kârdan bazı indirimler yapılarak, kısacası ticari kârdan faydalanılarak mali kâra ulaşılır.
Ticari kar ile mali kar arasındaki farkı daha somut ifade edelim. Vergi mevzuatımızda bir takım giderlerin indirimi kabul edilmemektedir. Bu giderler “kanunen kabul edilmeyen giderler”(KKEG) olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca bir takım gelirler vergi mevzuatımızda yer alan hükümlerle vergiden istisna edilmiştir. Ticari kara kanunen kabul edilmeyen giderlerin eklenmesi ve istisna kazançların çıkarılmasıyla mali kar hesaplanmaktadır. Hesaplanan mali
kar, vergi matrahı olmaktadır .
Bu aşamada ticari kâr ile mali kâr arasındaki en önemli farklılık ticari kârın tespitinde indirim konusu yapılabilen bazı giderler, vergi uygulaması açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliğine sahiptir ve mali kârın tespitinde dikkate alınmaz .
Kâr dağıtımı hususunda ticari bilânço esas alındığından, ticari bilânçoda kâr gözükmüyorsa şirket kâr dağıtamaz. Mali bilânçoya göre belirlenen mali kâr ne kâr dağıtımı ne de yedek akçe ayrılmasında esas teşkil eder. Bu miktar sadece vergiye konu olan miktarı belirlemeye, başka bir deyişle vergi matrahının bulunmasına yarar.
SAFİ KÂR
TTK.’da safi kâr kavramının tanımı yapılmamıştır. Ancak safi kârın yedek akçe ve kâr dağıtımında matrah oluşturduğu ve pay sahipleri ile kâra katılan diğer kişilere dağıtılmasına karar verilecek kâr olduğu TTK.m.466’da belirtilmiştir. TTK. tasarısında “safi kâr” deyimi yerine “dönem net kârı” ibaresi kullanılmıştır .
Gayrisafi kâr, şirketin bir hesap döneminde elde ettiği gelirler ile giderlerinin farkıdır. Gayrisafi kârdan, safi kâra ulaşabilmek için, gayrisafi kârdan geçmiş yıl zararları ile vergi ve benzerlerinin çıkartılması gerekir.
DAĞITILABİLİR KÂR
Safi kârdan kanunî yedek akçelerin birinci ayrımı yapıldıktan ve varsa geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra geri kalan miktar, dağıtılabilir safi kârı ortaya koyar. Dağıtılabilir kâra, ilgili hesap döneminde elde edilmiş ama dağıtılmamış kârlar, düzenli kâr dağıtımı amacıyla ayrılan yedek akçeler, belli bir amaca tahsis edilmeyen olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari yedek akçelerden dağıtılması mümkün olanlar ve hatta kanunî yedek akçelerden esas sermayenin yarısını geçen kısmı dahil olabilir .
KÂR PAYI KAVRAMI
Pay (Aktie), anonim ortaklıklar hukukunun odak noktasını oluşturmakla birlikte hem kanuni hem de teknik özelliği olan bir kavramdır. Pay kavramının kanuni özelliği; TTK’nın, anonim ortaklığın tanımını yaparken “pay” kavramını kullanmasından (TTK m.329) ve ayrıca altıncı bölümün birinci ayrımını “pay”a tahsis etmesinden gelmektedir (TTK m.476-479).
Kâr payı hakkı, ortağın temel mali hakkıdır. Kâr payı ve temettü kavramları, mevzuatımızda ilk kez SPK.’nın Seri: 4, 27 No’lu tebliğ ile tanımlanmıştır. Buna göre kâr payı; anonim şirket ortaklarına ve kâra katılan diğer kişilere (yönetim kurulu üyeleri, işçiler, intifa senedi sahipleri vd.) dağıtılacak kârdan, bunların her birine düşen payı; temettü ise, anonim şirket ortaklarına kârdan dağıtılan payı ifade eder.
Kâr payı, anonim ortaklıkta yıllık net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılan paydır (TTK m. 509/2). Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılmaya tahsis olunan kazanca, payı oranında katılma hakkına sahiptir. (TTK md. 507,f.1)
Kâr payı, faiz, kira gibi bir yatırım geliri olmakla birlikte, özellikle faiz ve kâr payının birbirinden çok farklı kavramlar olduğu belirtilmelidir. Kâr dağıtılıp dağıtılmayacağı ve miktarı konusunda karar yetkisi genel kuruldadır. Ancak kâr dağıtım teklifinde bulunma yetkisi yönetim kurulunundur.
Kâr payı kavramı ekonomik açıdan değerlendirildiğinde, bunun özellikle pay sahipleri, alacaklılar ve şirket açısından farklı anlamlar ifade ettiği görülür. Gerçekten de özellikle küçük pay sahipleri açısından şirketin yönetim faaliyetine katılmak çok önemli olmayabilir. Genellikle bu pay sahipleri için sene sonunda, yatırımları karşılığında alacakları kâr payı önem taşır.
Genel kurul ve yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşmenin öngördüğü bazı şartlara uymak zorundadır. (TTK md. 507, f. 1) Bu anlamda kâr dağıtılabilmesinin temel şartı, şirketin kazanç sağlaması veya önceki yıllar kârlarından bu amaçla yedek akçe ayrılmış bulunmasıdır. (TTK md. 509, f. 2) .
Anonim ortaklıklarda kârın dağıtılabilmesi için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Kârın dağıtılmasının tespitinde kullanılacak kriterler, ortaklığın halka açık veya kapalı olmasına göre farklılık göstermektedir.
KÂR PAYININ HUKUKİ NİTELİĞİ
Payın Hukukî Mahiyeti
Anonim şirkette ortaklık (pay) şirketin tescili ile doğar. Adî şirket hükmî şahsiyeti ve hükmî şahsiyetin doğumuna bağlı olan anonim şirket sıfatını tescil ile ihraz etmekle (TTK.
- 137, 301. 1) \ tescilden önce adî şirketteki ortaklık anonim şirketteki ortaklığa tahavvül eder. Anonim şirkete tahavvül eden adî şirkette olduğu gibi, anonim şirketteki ortaklık da adî şirketteki ortaklığın bir devamıdır. (TTK. m. 152).
Anonim şirkette ortaklık kaideten şahsa bağlı olmadığından, payın maliki hakikî veya hükmî, herhangi bir şahıs olabilir. Umumiyetle pay sahibinin borcu sermaye olarak bir miktar nakid veya aynın taah-hüd ve vazz’ı olup paydan doğan hak ve borçlarda şahsın bir rolü yoktur. Bunun için anonim şirketteki ortaklığı hissedarın şahsından mücerret bir «mevki» olarak vasıflandırmak mümkündür. Paya kim malikse, hissedar da odur. Lâkin esas mukavele ile gerek kuruluşta gerek tescilden sonra, şirkete iştirak ve pay iktisabı Türk tabiiyetinde bulunmak, çiftçi olmak gibi hususî kayıtlara tâbi tutulabilir. Bilhassa talî mükellefiyetleri Anonim şirket iktisadî gayesi ve hukukî bünyesi itibariyle çok hissedarlı bir ortaklık tipidir. Bütün kanunlar bu hususiyeti göz önünde tutarak anonim şirketin teşkilâtını, idare ve murakabe haklarını tanzim etmişlerdir. Lâkin tesis için pay sahibi asgarî beş kurucunun mevcudiyeti şart koşulmuş olduğundan, sırf beş paydan terekküp eden bir anonim şirketin teşkiline kanunî bir engel yoktur. (TTK. m. 277).
İdare meclisi için üç pay sahibi ortağın mevcudiyeti, umumî heyet kanun veya esas mukavele gereğince inikad edebilmişse, bir ortağın huzuru ve rey vermesi kâfidir.
Bu beş pay muhtelif haklarla teçhiz edilerek ayrı ayrı nevilere ayrılabileceği gibi (TTK. m. 389) esas mukavele ile hisse senetlerinin sırf nama yazılı olacağı, ahare devir edilemeyeceği (TTK. m. 416) veya umumî heyetin yahut idare meclisinin muvafakati ile devir edilebileceği kararlaştırılarak şahıs şirketlerine müşabih ortaklık münasebetleri vücuda getirilebilir.
Anonim şirkette hissedarlık, tesis veya sermayenin tezyidi sırasında, kurucu veya iştirak müteahhidi sıfatıyla iktisap edilmişse, iktisap «aslî» bilâhare bu şahıslardan devren alınmışsa, «müştak» (derivatif) sayılır. Türk Ticaret Hukukunda aslî veya müştak iktisabın yalnız vazzı taahhüd edilen sermaye bakiyesinin tediyesi bakımından ehemmiyeti vardır. Pay anonim şirketin kuruluşu veya sermayenin artırılması sırasında kurucu veya iştirak müteahhidi sıfatiyle iktisap olunmuşsa, payın devri halinde devreden aslî müktesip muayyen şartlar altında bakiye sermaye borcundan mesul tutulabilir. (TTK. m. 419).
2.1. Anonim şirkette ortaklık her pay bir ortaklığa tekabül etmek üzere esas sermayenin bölündüğü pay adedine göre taayyün eder. (TTK. m. 269, 279). Esas sermaye 500 liralık 1000 paya ayrılmışsa, şirkette 1000 ortaklık mevkii vardır. Lâkin payların itibarî değeri birbirinden farklı olabilir. Sırf itibarî değerdeki farklar hususî bir pay kategorisi vücuda getiremez.
Hak ve borçları ihtiva eden paylar birer cüzü tam olarak şirkete karşı bölünemez. (TTK. m. 400). Diğer bir söyleyişle her pay bir vahdet arz eder. Meselâ 1000 liralık bir payı beşer yüz liralık iki paya ayırmak mümkün değildir.
2.2 Anonim şirkette her payın itibarî bir kıymeti vardır. Bu itibarî kıymet, 500 liradan aşağı olamaz. (TTK. m. 399). Payın itibarî kıymeti hissedarın vazzını taahhüd veya vazzettiği sermayenin nominal değerini gösterir. Kaideten hissedar bu itibarî kıymetin esas sermayeye olan nisbetine göre kâra ve şirketin feshi halinde tasfiye bakiyesine iştirak eder. Payın itibarî değeri de esas sermayede olduğu gibi Türk Lirası olarak gösterilmelidir.
Anonim şirkette her ortaklık müstakil bir varlığa sahiptir. Müteaddit paylar bir şahsın elinde toplansa dahi, ortaklığa bağlı hak ve borçlar kaynaşmaz, bu şahıs sahip olduğu pay adedince, birbirinden ayrı ortaklıklara sahip olur, her paydan doğan haklardan ayrı ayrı istifade eder ve borçlarla mülzem olur.
Anonim şirkette paylar kaideten kabili devirdir. Payların devir ve tedavül kabiliyetini kolaylaştırmak içindir ki, kıymetli evrak vasfını haiz hisse senedi ihracı tecviz edilmiş, hatta bunların «hamiline» ihdasına cevaz verilmiştir. (TTK. m. 409) Anonim şirketin hissedarlarına çıkma ve çıkarma hakkı tanınmış olmadığından, devir imkânı çıkma ve çıkarma müessesesinin noksanlığını telâfi eder. Lâkin esas mukavele payın devrini hususî şartlara tâbi tutabilir. (TTK. m. 416).
Kaideten anonim şirkette her pay aynı haklara sahip ve aynı borçlara tâbidir. Her pay sahibine aynı vasıfta haklar verir ve borç yükler.
Umumiyetle her pay bir rey hakkını haizdir ve aynı itibari değeri taşır, kâr ve tasfiye bakiyesine itibari değerinin esas sermayeye olan nisbetine göre iştirak eder 25. Eşitlik vasıfları bakımından paylar mislî bir eşyaya benzetilebilir. Lâkin bu eşitlik aynı nev’e dahil olan paylar için mevcuttur. Esas mukavele ile bazı nevi paylar kâr, şirketin feshi halinde tasfiye hissesi ve sair hususlarda imtiyazlı haklar tanınabilir. (TTK. m. 401)
Müktesep Hak Niteliği
Anonim ortaklıklar hukukunda, pay sahipliği sıfatına bağlı hakların ortaklıkça değişikliğe tabi tutulup tutulamayacağı meselesi üzerinde önemle durulmuştur. Zira pay sahiplerine tanınan hakların istisnasız hepsinin çoğunluk kararı ile sınırlandırılabilir yahut ortadan kaldırılabilir kabul edilmesi pay sahiplerinin aleyhine sonuçlara ve ortaklıktan umduğu faydayı elde edememesine yol açabilir.
Müktesep hakların hepsi aynı niteliğe ve kuvvete sahip değildir. Bu sebeplerden dolayı müktesep haklar iki grupta değerlendirilebilir.
Pay sahibinin rızası olmaksızın hiçbir değişiklik yapılamayan, genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile bağlı olmayan ve bu kararlara karşı mutlak bir güce sahip haklara mutlak müktesep haklar denilir. Anonim şirketin kâr elde etme ve paylaştırma amacını izlemesi gerekliliğinden doğan hak bu niteliktedir. Bu bakımdan kâr payı hakkı vazgeçilemez ve bertaraf edilemez haktır . Mutlak müktesep (absolut wohlerworbenen) haklar; pay sahibinin rızası olmadığı takdirde bertaraf edilemeyeceği gibi sınırlandırılamazlardı.
Mutlak müktesep haklar bir diğer açıdan bakıldığında pay sahibine tanınmış veto hakkı olarak da nitelendirilebilir ve tek bir pay sahibi bile müktesep hakkı değiştiren kararın alınmasına engel olabilir.
Nispî müktesep haklar ise sadece özü korunan, buna karşılık anonim şirketin menfaatleri gereği kapsamları sınırlandırılabilen haklardır. Kâr payı hakkı, bu anlamda kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre dağıtılmaya tahsis edilen yıllık kâra veya dağıtılmaya tahsis olunan yedek akçelere, pay sahibinin katılma hakkıdır. Bu anlamda kâr payı hakkı nispî müktesep haktır. Bu haklar, belli kurallara, şartlara ve ölçülere uyulmak şartıyla sınırlandırılabilir. Nispî müktesep hakların sınırlandırılabilme imkânının kapsamı o hakkın güçlü mü yoksa güçsüz mü olduğunu belirler. Şirketler hukukunda müktesep hakkın bir kaynağı da esas sözleşmedir. Esas sözleşme ile kanunî müktesep haklardan olmayan ve bu niteliği taşıdığı tereddüt uyandıran haklar, emredici hükümlere aykırılık oluşturmamaları şartı ile müktesep hak hâline getirilebileceği gibi nispî müktesep haklar mutlak, güçsüz müktesep haklar ise güçlü müktesep hak düzeyine yükseltilebilir veya kanunun öngörmediği, ortaklık ilişkisi temeline dayalı haklar pay sahiplerine tanınabileceği gibi bunlara müktesep hak niteliği de kazandırılabilir.
Meier Hayazi Forstmoser ‘e göre; mutlak ve nispî müktesep haklar arasındaki en önemli fark, mutlak müktesep hakların pay sahipleri yanında üçüncü kişileri ve ortaklık alacaklılarının da menfaatlerini ilgilendiren, oysa ki nispî müktesep hakların yalnız pay sahiplerinin menfaatlerini ilgilendiren haklar olmalarıdır.
Şarta Bağlı Alacak Niteliği
Kâr payı hakkının alacak hakkına dönüşebilmesi için, kâr dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerekir. Ancak böyle bir karardan sonra kâr payı hakkı anonim şirkete karşı ileri sürülebilecek bir alacak hakkına dönüşür.
Kâr payının alacak hakkına dönüşebilmesi için genel kurul tarafından bilânçonun onaylanması yeterli değildir, özellikle kâr dağıtımı konusunda karar alması gereklidir. Burada belirtilmek istenen şart, genel kurulun kar dağıtımı konusunda karar almasıdır. Bu nedenle kar payında şarta bağlı alacak niteliği söz konusudur.
KÂR PAYININ TESPİT EDİLMESİ
- HALKA KAPALI ANONİM ŞİRKETLERDE KÂR PAYININ TESPİT EDİLMESİ
Genel Olarak;
Pay sahiplerine kârın ne şekilde dağıtılacağının esas sözleşmede gösterilmesi şart değildir. Ancak
TTK.m.279/2 b.5’de kuruculara, yönetim kurulu üyelerine ve diğer kişilere şirket kazancından sağlanacak özel menfaatlerin esas sözleşmede gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. TTK.m.401’de de kârda, tasfiye hâlinde imtiyazlı payların ancak esas sözleşme ile verilebileceği hüküm altına alınmıştır.(TTK. tasarısının 478. maddesinde, ilk esas sözleşme veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz verilebileceği belirtilmiştir)
TTK 385. maddesinde kar payı hisse sahibinin müktesep haklarından sayılmıştır. Bu maddeye göre müktesep haklar şirketin yönetim kurulunun veya genel kurulunun kararlarına tabi olmayan haklardır.
Kanun koyucu kâr dağıtımı konusunda genel bir çerçeve getirmiş ancak bazı kişilere özel menfaat sağlanacaksa, bu durumun esas sözleşmede gösterilmesini, daha sonra pay sahibi olacakları korumak amacıyla öngörmüştür. Bunun dışında anonim şirket genel kuruluna farklı düzenlemeler yapması konusunda serbesti tanımıştır. TTK., anonim şirketlerde kâr dağıtımında ölçü olarak sadece “pay” kavramını esas almaktadır .
Yönetim kurulu tarafından hesap dönemi sonundan itibaren 3 ay içinde, geçen yıla ait bilanço ve gelir tablosu düzenlenir. Ayrıca bunun yanında şirketin ticari, mali, ekonomik durumunu ve yapılmış işlerin özetini ve ileriye yönelik temennileri içeren bir rapor düzenlenir. Yönetim kurulu hesap döneminin kapanmasından itibaren 3 ay içinde genel kurulu, ilan ve toplantı gününden en az iki hafta önce ana sözleşmede belirtilen şekilde ve Ticaret Sicil Gazetesine ilan vermek suretiyle toplantıya çağırır. Daha sonra Genel Kurul, şirketin bilançosunu, gelir tablosunu ve kârın dağıtılmasına ilişkin teklifi aynen ya da değiştirerek onaylayacaktır. Böylece kâr dağıtılmaya hazır hale gelmiş olacaktır.
Yıllık Kârın İş Yılı Bilânçosu ile Tespiti
TTK.m.457/1’de belirtildiği gibi, şirketin yıllık kârının tespiti yıllık bilânçoya göre yapılır. Bu hüküm, öğretide farklı değerlendirmelere yol açmıştır. Doğanay , Arslanlı bu madde hükmü ile bir yıldan kısa süreli bilânço yapılarak (örneğin ara bilânço ile) kâr dağıtımına imkân verilmediğini belirtmişlerdir .
Birsel, Bilgin ve Tekinalp ise, TTK.m.364/2’de “yılda birkaç kez kâr dağıtan anonim şirketler ” ifadesinin yer aldığını ve TTK.m.457’deki yıllık teriminin iş yılı olduğunu, bu durumda anonim şirketin bir takvim yılı içinde altı aylık iş esasını kabul ederek, yıl içinde iki defa kâr dağıtılabileceği düşüncesini savunmaktadır .
Bilânçolar, genel kurul kararına kadar geçici niteliktedir. Bu bakımdan genel kurul onayına kadar hüküm ifade etmezler. Anonim şirkette, bilânço ve bunu kabul eden genel kurul kararı olmadıkça kâr payı istenemez.
Dağıtılacak Kârın Tespiti İçin Devre Kârından İndirilmesi Zorunlu ve Mümkün Kalemler
İndirilmesi Zorunlu Kalemler
Geçmiş yıl zararı Vergi ve benzerleri Kanunî ve ihtiyari yedek akçelerle, kanun ve esas sözleşme gereğince ayrılması zorunlu diğer kıymetler Gizli yedek akçeler.
- HALKA AÇIK ANONİM ŞİRKETLERDE KÂR PAYININ TESPİT EDİLMESİ
Genel Olarak;
Anonim şirketlerin öncelikli kurulma amacı, kâr elde etmek ve bu kârı pay sahiplerine dağıtmaktır. Ancak TTK. kapsamındaki anonim şirketlerde yukarıda incelediğimiz gibi, pay sahiplerinin kâr payı alma hakkı çeşitli hükümlerle sınırlandırılmıştır. Bu durumu belirten en açık hüküm TTK.m.469 hükmüdür. TTK.m.469 hükmü çerçevesinde kâr payı, kanunî ve ihtiyari yedek akçeler, kanun ve esas sözleşme hükümlerince ayrılması gerekli diğer kıymetlerden (Örneğin; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fonlar, diğer karşılıklar (TTK. m. 44 465/2), işçi ve personel ikramiyeleri) sonra dördüncü sırada yer almaktadır.
TTK ve SPK’ na göre şirket karından sadece sermaye koyan ortaklar değil; ana sözleşme hükümleri veya genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerine, memurlarına, işçi ve müstahdemlerine de kardan pay alma hakkı tanınmıştır.
Kâr dağıtımı konusunda genel kurula da çok geniş yetkiler tanınmıştır. Ayrıca limitsiz bir şekilde açık veya gizli yedek akçe ayrıla bilinmesi imkânına dayanarak, TTK. Sisteminde çoğu şirket hiç veya yeterince kâr dağıtmama yoluna gitmiştir.
Ayrıca ortakların en temel haklarından birisi olan kar payı hakkın elinden alacak çoğunluk kararlarına sınırlamalar getirmiştir.
Kâr Payı Dağıtım Esasları
SPK., 4487 sayılı kanunla değişik 2499 sayılı Ser. PK.’nın 14/A ve 15. maddelerine dayanarak çıkardığı, 13.11.2001 tarih ve 24586 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Seri:4, No:27 sayılı tebliği ile HAAŞ.’lerin temettü ve temettü avansı dağıtımında uyacakları esasları düzenlemiş ve bu tebliğ ile hâlen yürürlükte bulunan Seri:4, No:1 sayılı tebliğin “ Birinci Temettü Oranı ve Temettü Ödemeleri ” başlıklı 7. Maddesini yürürlükten kaldırmıştır .
Seri:4, No:27 sayılı tebliğin 4. ve 5. maddelerinde hisse senetleri borsada işlem gören, görmeyen şirket ayırımı yapılarak, kâr dağıtım esasları belirtilmiştir. Bu ayırımın amacının hisse senetleri borsada işlem gören HAAŞ.’lerde oto finansmanın teşvik edilmesi olduğu belirtilmiştir. Hisse senetleri borsada işlem gören HAAŞ.’ lere kâr payı dağıtımında tanınan haklar ile diğer şirketlerinde borsada işlem görmelerinin teşvik edilmesi amaçlanmıştır .
Kâr dağıtım esaslarının halka açık anonim ortaklıklarda karşımıza çıkan bir başka farklı yönü ise SerPK m.19/3’de düzenlenmiştir. İlgili hüküm: “Halka açık ortaklıklarda kâr payı, dağıtım tarihi itibarıyla mevcut payların tümüne, bunların ihraç ve iktisap tarihleri dikkate alınmaksızın eşit olarak dağıtılır” şeklindedir.
Hisse Senetleri Borsada İşlem Görmeyen Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımı
Hisse senetleri borsada işlem görmeyen HAAŞ.’lerin dağıtacakları birinci temettü tutarı, hesap dönemi kârından kanunlara göre ayrılması gereken yedek akçeler ile vergi, fon ve mali ödemeler ve varsa geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan dağıtılabilir kârın %20’sinden az olamaz .
Hisse senetleri borsada işlem görmeyen HAAŞ.’lerin birinci kâr payını nakden dağıtmaları esastır. Ancak bu şirketlerden 27.11.1994 tarih ve 22154 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Seri: 4, No:9 sayılı İhraççıların Muafiyet Şartlarına ve Kurul Kaydından Çıkarılmalarına İlişkin Esaslar Tebliğinin 3. maddesinin (a) bendinde yer alan bağımsız denetim muafiyeti kapsamına girmeyenler, birinci kâr payını nakden ve/veya hisse senedi biçiminde dağıtabilirler.
Hisse Senetleri Borsada İşlem Gören Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımıdağıtım esasları, Kurulumuzun 27.01.2010 tarih ve 02/51 sayılı Kararı ile belirlenmiş ve Kurulumuzun 25.01.2010-29.01.2010 tarih ve 2010/4 sayılı Haftalık Bülten’i aracılığı ile halka açık anonim ortaklıkların 2009 yılı faaliyetlerinden elde ettikleri karların kamuya duyurulmuştur. Söz konusu Kurul Kararı ile, payları Borsa’da işlem gören halka açık anonim ortaklıklar için asgari kar dağıtım zorunluluğu getirilmemesine ve bu ortaklıkların kar dağıtımlarının, Seri: IV, No: 27 sayılı Tebliğ ile ortaklık esas sözleşmelerinde bulunan hükümlere göre yapılmasına karar verilmiştir. Aynı Karar ile, payları Borsa’da işlem görmeyen halka açık anonim ortaklıkların kar dağıtımlarının Seri: IV, No: 27 sayılı Tebliğ ile bu ortaklıkların esas sözleşmelerinde yer alan hükümlerine göre yapılmasına karar verilmiştir. Hisse senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerin dağıtacakları birinci kâr payı tutarı da, hesap dönemi kârından kanunlara göre ayrılması gereken yedek akçeler ile vergi, fon ve mali ödemeler ve varsa geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan dağıtılabilir kârın %20’sinden az olamaz.
Şirketler tarafından ortaklarına yapılan en yaygın kâr payı ödeme şekli, nakit olarak yapılan kâr payı ödemeleridir. Bu yöntem, şirketten nakit çıkışını gerekli kıldığı için şirketin likidite durumu bu yöntemin uygulanması bakımından belirleyici olmaktadır.
Payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar, genel kurullarının alacağı karara bağlı olarak kâr paylarını,
Tamamen nakden dağıtma,
Tamamen pay olarak dağıtma,
Belli oranda nakit belli oranda pay olarak dağıtarak kalanını ortaklık bünyesinde bırakma, 56 Nakit ya da pay olarak dağıtmadan ortaklık bünyesinde bırakmada serbesttir. Ancak, ayrılması gereken yedek akçeler ayrılmadıkça ve esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine ve ortaklık çalışanlarına kâr payı dağıtılmasına karar verilemez. Kâr payı ödemelerinin nakit yerine hisse senedi dağıtılması şeklinde yapılmasının çeşitli nedenleri vardır. Bunlar; şirket hisse senetlerinin fiyatlarının yüksek bulunması, piyasadaki şirket hisse senetlerinin ve şirket ortaklarının artırılması ve şirket hisse senetlerinin likit hâle getirilmesi talebidir. Ayrıca kâr payı ödemesinin hisse senedi dağıtılarak gerçekleştirilmesi, şirketten fon çıkışı olmadan kâr dağıtımı olanağı verdiğinden, elde edilen kârı şirket bünyesinde tutmak ile dağıtmak arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak gibi bir avantaj da sağlamaktadır.
Şirket yönetim kurulunun, genel kurula teklif edeceği kâr payı dağıtımı yapılıp yapılmamasına ve yapılacaksa kâr payı dağıtım oranına ilişkin önerisi, yeni pay alma sirkülerinin ilan edilmesinden önce, Borsa Günlük Bülteni aracılığıyla 06.07.1993 tarih ve 21629 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Seri:8, No:20 sayılı Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliğindeki esaslar çerçevesinde kamuya duyurulur. Şirket genel kurulunun birinci kâr payının dağıtılmamasına karar vermesi durumunda, bu tutar hesaplanıp ayrıldıktan sonra olağanüstü yedek akçelere eklenir.
Kâr Payı Dağıtım Zamanı
Kâr payı dağıtımı, ortaklarca hesap dönemini izleyen beşinci ayın sonuna kadar tamamlanmak zorundadır. Kâr payı ödemesinin tamamlanması için;
Kâr payının tamamı nakden dağıtılacaksa, kâr payını tahsil etmek için ilgili kuponlarıyla kâr dağıtım adreslerine başvuran ortaklara, nakden veya hesaben ödemenin yapılması,
Hisse senedi olarak dağıtılacaksa, kâr payının sermayeye ilavesi nedeniyle ihraç edilecek hisse senetlerinin, SPK. tarafından kayda alınması ve kayıt sonrası işlemlerin tamamlanarak kâr payı karşılığı dağıtılacak hisse senetlerinin;
Kayıtlı sermaye sistemindeki ortaklıklarda, hesap dönemini izleyen beşinci ayın sonuna kadar hisse senetlerinin dağıtımının yapıldığı adreslere başvuran ortaklara teslime hazır hâle getirilmesi,
Esas sermaye sistemindeki şirketlerde ise sermaye artırımının tescilinin hesap dönemini izleyen beşinci ayın sonuna kadar tamamlanarak teslime hazır hâle getirilmesi,
Birinci ve ikinci bentlerindeki seçeneklerin birlikte kullanılması durumunda ise, anılan bentlerde belirtilen işlemlerin ayrı ayrı ancak hesap dönemini izleyen beşinci ayın sonuna kadar yerine getirilmesi şarttır. Dolayısıyla beşinci ayın son günü itibariyle kâr dağıtımı tamamlanmış olmalıdır.
Kâr payı ödenecek aşamaya geldikten sonra 5 yıl içerisinde şirketten talep edilmezse şirket lehine zaman aşımına uğrar (BK. MD. 126).
Kâr Payı Dağıtımında İmtiyaz
Kâr payı dağıtımında imtiyaz, dağıtılabilir kârın, birinci kâr payı dağıtıldıktan sonraki kısmı için tanınabilir. OYHS. sahipleri diğer ortaklarla birlikte, payları oranında birinci kâr payı aldıktan sonra kalan kârdan, pay başına düşen birinci kâr payının bu senetlerin imtiyazına ilişkin olarak esas sözleşmede belirtilen oranında kâr payı alırlar. Kâr payında imtiyaz tanıma yöntemlerinden en önemlisi öncelikli yararlanma hakkıdır. Bu önem kendisini tüm pay sahiplerine dağıtılacak yeterli kâr elde edilememesi durumunda göstermektedir. Zira yeterli kârın olması durumunda önceliğin çok büyük bir önemi bulunmamaktadır. Kâr Payı Avansı Dağıtabilmek İçin Gerekli Şartlar Anonim şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için iki koşul aranır. Bunlardan birisi, kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması, diğeri ise şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınmasıdır (Tebliğ, m.5). Bu iki koşul da sağlandığı takdirde, kâr payı avansı dağıtılabilir.
Tekinalp; başlangıçta imtiyazın ancak paya üstün bir hak tanınarak oluşturulabileceğini, esas sermayenin gruplara ayrılarak her bir gruba kanunda verilenden daha fazla hak tanınmasına karşılık, paylar arasındaki eşitliğin bozulmaması halinde imtiyazdan bahsedilemeyeceğini savunmuştur. Nitekim yazar bu savunmasına dayanarak, örneğin payların birden fazla gruba ayrılması ve her bir gruba dörder oy hakkının verilmesi halinde eğer paylar arasındaki eşitlik bozulmuyor ve üstünlük sağlanmıyorsa, bu takdirde sadece kanunda verilen 1 oy hakkından fazla oy hakkının verilmesi halinde imtiyazın varlığını reddetmiştir.
Ancak yazar 1996 yılında sunduğu bir tebliğde yukarıdaki görüşünü değiştirerek, TTK m.401’de sadece bazı paylara imtiyaz tanınabileceğinin belirtildiği buna karşılık “farklılık” unsuruna yer verilmediğinden hareketle, bir pay grubunun diğer pay grubuna nazaran farklı haklara sahip bulunması halinde imtiyaz olabileceği gibi, paylara kanunda yer alan düzenlemenin üzerinde haklar tanınması halinde (örneğin paylara 4 oy hakkının tanınması gibi) de imtiyazın meydana geleceğini ifade etmiştir.
KÂR PAYI AVANSI DAĞITIM ESASLARI
Avans, Fransızca kökenli bir kelimedir. Avansın sözlük anlamı; ileride gerçekleşecek bir alacağa karşılık önceden yapılan peşin ödemedir. Seri: 4, No:27 sayılı tebliğde yapılan kâr payı avansı tanımı ise şu şekildedir; ortaklara ara dönem kârı üzerinden dağıtılacak avanstır.
Hemen belirtelim ki, Yasa Koyucu, kapalı anonim şirketlerin kâr payı avansından faydalanmasının önünü açmakla birlikte, TTK’da kâr payı avansına ilişkin herhangi bir kural getirmemiş, kâr payı avansının uygulama kurallarının kapalı anonim şirketler için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tebliğ ile düzenlenmesini uygun görmüştür (TTK, m.509/f.3).
Dağıtılacak Kâr Payı Avansının Hesaplanması
Dağıtılacak kâr payı avansı, ara dönem kârından kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılması gereken yedek akçeler ile vergi, fon ve mali karşılıklar ve varsa geçmiş yıllar zararlarının tamamı düşüldükten sonra kalan kısmının yarısını geçemez. Yatırım ortaklıklarının ara dönem kârının hesaplanmasında gerçekleşmemiş sermaye kazançları (değer artışları) dikkate alınmaz. Aynı hesap dönemi içinde izleyen ara dönemlerde de kâr oluşması halinde, dağıtılacak kâr payı avansı tutarı, yukarıda belirtilenlerin yanı sıra önceki ara dönem veya dönemlerde ödenmiş olan kâr payı avansı tutarları da indirilerek hesaplanır. Ödenecek kâr payı avansı, bu şekilde hesaplanan tutarın yarısını geçemez (Tebliğ, m.7/2) .
Kâr Payı Avansı Ödemeleri
Kâr payı avansı, dağıtım tarihi itibariyle mevcut payların tümüne bunların ihraç ve iktisap tarihleri dikkate alınmaksızın dağıtılır. Ancak, bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen durum saklıdır. Esas sermaye sistemindeki şirketler tarafından ihraç edilen hisse senetleri sermaye artırımının tescil edildiği hesap dönemi, kayıtlı sermaye sistemindeki şirketler tarafından ihraç edilen hisse senetleri ise yeni pay alma hakkına ilişkin sirkülerin yayımlandığı hesap dönemi itibarıyla kâr payı avansına hak kazanırlar.
Kâr payı avansı, kârdan imtiyazlı paylara imtiyaz dikkate alınmadan ödenir. İntifa senedi sahiplerine, pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerine ve pay sahipleri dışında kâra katılan diğer kimselere kâr payı avansı ödenemez (Tebliğ, m.8/2) .
Kâr Payı Avansı Dağıtımında Sorumluluk
Ser. PK’yı değiştiren 4487 sayılı kanunun gerekçesine göre, kâr payı avansı dağıtan şirketlerin hesap dönemi sonunda zarar etmesi avansın nasıl kapatılacağı sorununu bertaraf etmek amacıyla maddede özel sorumluluk esasları düzenlenmiştir.
Ser. PK.m.15/4 hükmüne göre; sorumluluk, ara dönemler bilânço ve gelir tablolarının gerçeği yansıtmaması veya mevzuat ile muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzenlenmemiş olması hâllerinde meydana gelecek zararlara ilişkindir. Söz konusu fiillerden dolayı yönetim kurulu üyeleri ve temsilcisi oldukları tüzel kişiler, şirket denetçileri, bağımsız denetimi yapanlar ve bağlı oldukları gerçek ve tüzel kişiler zarar görenlere karşı doğrudan doğruya ve müteselsilen sorumludurlar.
Genel kurul tarafından kâr payı avansı dağıtılmasına karar verilmesi ve ara dönem finansal tablolara göre de kâr edilmiş olması halinde, anonim şirket yönetim kurulunca sırasıyla aşağıdaki görevler yerine getirilir (Tebliğ, m.9/1):
Kâr payı avansı dağıtımına ilişkin bir rapor hazırlanır ve bu raporda;
Kâr payı avansı dağıtımına dayanak oluşturan ara dönem finansal tabloların TTK’nın 515’inci maddesinde belirtilen dürüst resim ilkesine uygun olarak hazırlandığı, Dağıtılacak kâr payı avansı tutarının Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğin 7’nci maddesine uygun olarak hesaplandığı, belirtilir. Yapılan hesaplamalara ve diğer şartların yerine getirilmiş olduğuna dayanak teşkil eden belgeler bu rapora ek yapılır.
Raporda tespit edilen kâr payı avansının pay sahiplerine ödenmesine ve bu ödemelerin yapılma usulüne ilişkin karar alınır. Kâr payı avansı tutarları kararı izleyen en geç 6 hafta içerisinde pay sahiplerine ödenir.
SONUÇ
Sonuç olarak; kar payı hakkı, ortağın temel mali hakkıdır. Kâr payı ve temettü kavramları, mevzuatımızda ilk kez SPK.’nın Seri: 4, 27 No’lu tebliğ ile tanımlanmıştır. Buna göre kâr payı; anonim şirket ortaklarına ve kâra katılan diğer kişilere (yönetim kurulu üyeleri, işçiler, intifa senedi sahipleri vd.) dağıtılacak kârdan, bunların her birine düşen payı; temettü ise, anonim şirket ortaklarına kârdan dağıtılan payı ifade eder.
Anonim şirketlerde kâr payı hakkının hukuki mahiyetini incelediğimizde, anonim şirkette ortaklık (pay), şirketin tescili ile doğar. Adî şirket hükmî şahsiyeti ve hükmî şahsiyetin doğumuna bağlı olan anonim şirket sıfatını tescil ile ihraz etmekle, tescilden önce adî şirketteki ortaklık, anonim şirketteki ortaklığa tahavvül eder. Anonim şirkete tahavvül eden adî şirkette olduğu gibi, anonim şirketteki ortaklık da adî şirketteki ortaklığın bir devamıdır.
Kâr payı hakkının belirlenmesi hususunda ise; TTK ve SPK’ ya göre şirket karından sadece sermaye koyan ortaklar değil; ana sözleşme hükümleri veya genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerine, memurlarına, işçi ve müstahdemlerine de kardan pay alma hakkı tanınmıştır.
Hisse senetleri durumuna göre, anonim şirketlerin kâr payı hakkının belirlenmesi konusunda, iki çeşit şirket ve dağıtım şekli mevcuttur. Hisse senetleri borsada işlem görmeyen HAAŞ.’ ların dağıtacakları birinci temettü tutarı, hesap dönemi kârından kanunlara göre ayrılması gereken yedek akçeler ile vergi, fon ve mali ödemeler ve varsa geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan dağıtılabilir kârın %20’sinden az olamaz. Hisse senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerin dağıtacakları birinci kâr payı tutarı da, hesap dönemi kârından kanunlara göre ayrılması gereken yedek akçeler ile vergi, fon ve mali ödemeler ve varsa geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan dağıtılabilir kârın %20’sinden az olamaz.
Son olarak, belirli bir zamana tabi olan kâr payı dağıtımı, ortaklarca, hesap dönemini izleyen beşinci ayın sonuna kadar tamamlanmak zorundadır.
KAYNAKÇA
Ünal, A., C. (2006). Anonim Şirketlerde Kâr Payı, Kâr Dağıtımı ve Yedek Akçe Ayrılması. Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
“Ticari Kar Mali Kar”. http://www.vergiblog.com/2015/09/ticari-kar-mali-kar.html (erişim tarihi: 28.03.2017)
Poroy, R., Tekinalp, Ü., Çamoğlu, E. (2005). Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku. Vedat Kitapçılık, İstanbul.
“Anonim Şirketlerin Önemi ve Sakıncaları”. http://hukuksalkonular.tr.gg/Anonim-
%26%23350%3Birketlerin–Oe-nemi–ve- Sak%26%23305%3Bncalar%26%23305%3B.htm (erişim tarihi: 26.03.2017).
http: // www.tdk.gov.tr / TDKSOZLUK.
“Mali kar ile ticari kar arasındaki fark nedir?”. http://www.muhasebevergi.com/content.aspx?id=233 (erişim tarihi: 28.03.20)
Uysal, E. (2015). Anonim Ortaklıklarda İmtiyazlı Paylar. İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Bilgili, F., Demirkapı, E. (2013) Şirketler Hukuku. Dora Yayınları, Bursa.
Usluel, G., (2016). Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Kâr Payı Alma Hakkı. Bankacılık ve Ticaret H. Araş. E, Ankara 2016.
Arslanlı, H. (1959). Anonim Şirketler I. İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Regesta (Ed. Av. Nurcan Turan) (ET: 2012/1), İstanbul Ticaret Odası adına İmtiyaz Sahibi
Dr.Murat Yalçıntaş, <http://www.ito.org.tr>.
Saban, M., Köse, Y. (2006). Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtım Politikası Üzerindeki Yasal Sınırlamalar.
Gündoğdu, B., “Limited Ve Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Ve Muhasebeleştirilmesi” http://www.vergi.tc/makaleDetay/SizdenGelenler/LIMITED-VE-ANONIM-SIRKETLERDE-K%C3%82R-DAGITIMI-VE-MUHASEBELESTIRILMESI/14f1eb5d-3ea6-4fa7-aa44-
2cae2607c0d5 (erişim tarihi: 31.03.2017)
“Kar Payı Dağıtımı”. http://www.borsaistanbul.com/sirketler/sirketlerin-yukumlulukleri/pay- piyasasi/kar-payi-dagitimi (erişim tarihi: 01.04.2017)
Altaş, S. (2014). Anonim Şirketlerde Kâr Payı Avansının Dağıtımı, İadesi ve Mahsubu.
“Anonim Şirketler”. http://www.spk.gov.tr/indexcont.aspx?action=showpage&menuid=3&pid=6
(erişim tarihi: 01.04.2017)
Aytaç, Z. (1998). 15.Yıl Sempozyumu, Ankara.