Kripto varlık alanında faaliyet gösteren şirketler, hem Türkiye’de hem de uluslararası platformlarda hızla gelişen yasal düzenlemelerle birçok yükümlülük ve sorumluluk taşımaktadır. Bu şirketlerin mevzuata uyumu, güvenilirliklerini artırmakla kalmaz, aynı zamanda yasal risklerden korunmalarını sağlar. İşte kripto varlık alanında faaliyet gösteren şirketlerin uyması gereken başlıca yükümlülükler ve sorumluluklar:
1. Müşteri Tanı (KYC – Know Your Customer) Yükümlülüğü
- Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, müşterilerini tanımak için kimlik doğrulama süreçleri uygulamalıdır.
- Türkiye’de SPK ve MASAK tarafından belirlenen kurallara uygun olarak kimlik bilgileri, adres bilgileri ve kimlik belgeleri istenmeli ve doğrulama yapılmalıdır.
- Müşteri tanı prosedürleri kapsamında, kara para aklama (AML) ve terör finansmanı ile mücadele (CTF) politikalarına uyulması şarttır.
2. Kara Para Aklamayı Önleme (AML) ve Terör Finansmanıyla Mücadele (CTF) Yükümlülüğü
- Şirketler, kullanıcı işlemlerini izleyerek şüpheli işlem bildirimleri yapmalı ve MASAK gibi yetkili otoritelere raporlama yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
- Düzenli olarak, şirketin AML/CTF politikalarını gözden geçirip güncellemesi ve çalışanlarına gerekli eğitimleri sağlaması gerekmektedir.
3. Bilgi Güvenliği ve Veri Koruma Yükümlülüğü
- Kripto varlık işlemlerinde siber güvenlik en üst düzeyde olmalıdır. Şirketler, kullanıcı bilgilerini ve varlıklarını korumak için gelişmiş güvenlik protokolleri uygulamalıdır.
- Türkiye’de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında kullanıcıların verilerinin saklanması, işlenmesi ve üçüncü taraflarla paylaşımı konusunda hukuki yükümlülüklere uymalıdır.
4. Vergi Yükümlülükleri
- Türkiye’de kripto varlık işlemlerinden elde edilen kazançların vergilendirilmesi ile ilgili güncel düzenlemeler takip edilmelidir.
- Vergi mevzuatına göre, yıllık olarak elde edilen kazançlar beyan edilmeli ve ilgili oranlarda vergiler ödenmelidir.
5. Yatırımcıları Bilgilendirme ve Şeffaflık Yükümlülüğü
- Şirketlerin, platformlarında sundukları hizmetlerin riskleri hakkında kullanıcılarını açık ve şeffaf şekilde bilgilendirmesi önemlidir.
- Yatırımcıların maruz kalabilecekleri potansiyel kayıplar ve fiyat dalgalanmaları gibi unsurlar konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.
6. Reklam ve Pazarlama Sorumlulukları
- Kripto varlık sektöründeki şirketlerin reklam ve pazarlama faaliyetlerinde, yanıltıcı veya yanlış bilgilendirme yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir.
- SPK gibi düzenleyici kurumların yönergelerine uygun hareket edilmeli, reklam ve tanıtımlarda “yatırım tavsiyesi” veriliyormuş gibi algılanabilecek ifadelere yer verilmemelidir.
7. Yasal Bildirim ve Raporlama Yükümlülüğü
- Şirketler, faaliyetlerini denetleyen kurumlara düzenli raporlama yapmalı, özellikle finansal raporlar ve faaliyet raporlarını belirli periyotlarla paylaşmalıdır.
- Mali tablolar, işlemler ve şüpheli faaliyetlerin yanı sıra kullanıcı işlemlerinin hacmi gibi verilerin de doğru raporlanması önemlidir.
8. Faaliyet İzni ve Lisans Yükümlülüğü
- Türkiye’de kripto varlık ticareti ve saklama hizmeti sunan şirketlerin lisans başvurusu yapması ve ilgili düzenleyici kurumların denetiminden geçmesi gerekebilir.
- Şirketlerin lisanslarını alması, yatırımcı güveni açısından önemlidir ve gelecekte beklenen yeni yasal düzenlemelere hazırlıklı olmalarını sağlar.
9. Uluslararası Mevzuata Uyum Yükümlülüğü
- Şirketler, yalnızca yerel değil, aynı zamanda uluslararası mevzuata da uyum sağlamalıdır. Örneğin, AB düzenlemelerine, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) kurallarına veya diğer ülkelerdeki AML ve CTF düzenlemelerine uyum sağlamak önemlidir.
Burada, sırasıyla suç sorumluluklarını açıklayacağız.
A.1. Suç Gelirlerinin Aklanması Suçu
Suç gelirlerinin aklanması suçu Türk Ceza Kanunun 282 nci maddesinde; “Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, anılan suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda genel olarak aklama suçundan bahsedebilmek için;
· Öncelikle bir suç işlenmiş olmalıdır.
Öncül suç olarak adlandırılan bu suç, gelir elde edilmesini mümkün kılan ve Türk Ceza Kanununda alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suç olarak düzenlenmiş olmalıdır. Örneğin uyuşturucu madde ticareti, resmi veya özel evrakta sahtecilik suçu, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, güveni kötüye kullanma suçları gibi. Öncül suç sonucunda bir ekonomik değer elde edilmiş olmalıdır. Suç geliri, yasaların suç saydığı fiillerden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak tanımlanmaktadır.
· En son olarak elde edilen değerlerin yasadışı nitelikten çıkarılıp yasal bir kaynaktan elde edilmiş gibi gösterilmesi amacıyla çeşitli eylemler gerçekleştirilmiş olmalıdır.
Suç gelirlerinin kaynağını gizlemek veya yasal yollardan elde edinildiği izlenimi vermek amacıyla yapılan her türlü işlem ve fiil ile bu ekonomik değerleri yurtdışına çıkarmak gibi.
Aklama Suçundan bahsedebilmek için öncesinde gelir elde edilen bir suç işlenmiş olmalıdır.
A.2. Terörizmin Finansmanı Suçu
Terörizmin finansmanı suçu 6415 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde şu şekilde hüküm altına alınmıştır: “ 3 üncü madde kapsamında suç olarak düzenlenen fiillerin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek belli bir fiille ilişkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Özetle; Kanunun 3’üncü maddesinde sayılan fon sağlanması ve toplanması yasak olan fiillerin gerçekleştirilmesinde kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlanması veya toplanması terörün finansmanı suçunu oluşturmaktadır Teröristlerin ve terör örgütlerinin nihai amacı gelir elde etmek olmasa da faaliyetlerini finanse edebilmeleri için mali kaynak bulmak zorunda oldukları malumdur.
Terörün finansmanı yasadışı kaynaklardan sağlanabileceği gibi yasal sayılan kaynaklardan da sağlanabilmektedir.
Bu kaynaklar şöyle özetlenebilir: Aidat ve bağışlar: Terör örgüt üyesi olmayan ve örgütle bağlantısı bulunmayan kişiler tarafından gönüllü olarak veya duyulan korku nedeniyle terör örgütlerine maddi yardımda bulunulabilir. Bu bağış veya yardımlar doğrudan nakit olarak yapılabileceği gibi yiyecek, ilaç, araç-gereç sağlamak gibi yollardan da yapılabilir. Kar amacı gütmeyen kuruluşların kullanılması: Kar amacı gütmeyen kuruluşlar aracılığıyla toplanan bağışlarla da terör örgütlerine mali kaynak sağlanabilmektedir. Bağışta bulunan kişiler çoğu zaman verdikleri paraların terör örgütlerine aktarılacağını bilmemekte, bu kuruluşların beyan ettiği yasal amaç çerçevesinde kullanılacağı düşüncesiyle maddi yardımda bulunmaktadırlar.
Örgütsel yayınlardan elde edilen gelirler: Terör örgütleri, yayınladıkları gazete, dergi ve kitapları ideolojilerini yaymak ve teorik eğitimlerde taraftarlarını eğitmek amacıyla kullanmanın yanında bu yayınları sempatizanlarına satarak mali kaynak sağlamaktadırlar.
Dış destekler: Tarih boyunca terörizm, bazı devletlerin (iç ve uluslararası siyasetlerinin gereği olarak görülüp) doğrudan veya dolaylı olarak kullandığı ve kullanmakta olduğu bir dış politika aracı olmuştur. Terör örgütlerinin büyümesinde dış desteğin büyük payı bulunmaktadır. Dış desteği olmayan bir terörün faaliyetlerini sürdürmesi ve sadece içi kaynaklarla beslenme, barınma, eğitim, silah vb. ihtiyaçlarını karşılaması zordur.
Terör örgütlerine destek veren ülkeler örgütlere, sığınma hakkı vererek, dernek, yayın organı gibi yan kuruluşlar açmasına izin vererek, kamp silah, cephane ve mühimmat yardımı yaparak, barınma, giyecek, yiyecek gibi lojistik imkân sağlayarak yardımda bulunmaktadır.
Ticari faaliyetler: Terör örgütü üyesi olan, üyelikten ayrılmış veya terörün finansmanı ile görünüşte bağlantısı olmayan kişilerce işletilen kuruluşların oluşturulması ve yasal ticari kazançların aktarılması ile de terör örgütlerine destek verilebilmektedir.
Sosyal etkinlikler: Düzenlenen konser, şölen, sergi ve gösteri gibi sosyal etkinlikler yoluyla terör örgütleri tarafından yüksek tutarlı paralar toplanabilmektedir.
Uyuşturucu kaçakçılığı: Getirisi çok yüksek, nakliyesi kolay, alıcısı bol, talep elastikiyeti sert, tedavüldeki değerli para karşılığı takası mümkün, üretimi zahmetsiz, pazarlama ağı kolay bir mal olan uyuşturucu terör örgütleri için önemli bir gelir kaynağıdır.
Fidye alma: Fidye amaçlı adam kaçırma faaliyetleri örgütlerin kullandığı finansman yöntemlerinden biridir. Örgüt bu faaliyetlerde başarısını kanıtladığında adam kaçırmasına gerek kalmayıp korkutma ya da tehdit yoluyla gelir temin etmeye devam edebilmektedir.
Haraç toplama: Örgütlerce haraç toplama, koruma, zarar vermeme, tehdit gibi yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Bu konuda “vergi” adı altında kişilerden zorla para toplamaya da rastlanmaktadır. Sahtecilik: Günümüzün baskı teknolojisi ve ihtiyaç duyulan her türlü baskı araç, gereç ve malzemenin kolaylıkla bulunabilmesi örgütleri sahtecilikte adeta uzmanlaştırmıştır. Örgütler sahte para basmanın yanı sıra, sahte pasaport basmada da uzmanlaşmışlardır. Başta kendi mensuplarına sahte pasaport ve kimlik basan örgütler, talep halinde organize suç örgütlerine de sahte pasaport ve kimlik basarak gelir temin edebilmektedirler. İnsan kaçakçılığı: Yasadışı göç organizasyonları ile yakın bağlantı içinde olan terör örgütleri insan kaçakçılığı vasıtasıyla hem kendilerine maddi gelir sağlamakta hem de eleman temin etmekte yoluna gitmektedirler. Bunların dışında dolandırıcılık, soygun, gasp ve hırsızlık gibi yasadışı eylemler de terörün finansman kaynakları arasında bulunmaktadır.
Yükümlülükler
Suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının önlenmesi, söz konusu suçlarla mücadelede etkinliğin sağlanabilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için, ilgili mevzuatta “yükümlüler” belirlenmiş ve yükümlülere yönelik bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Yükümlü olarak tanımlanan finansal ve finansal olmayan kuruluşlar ile bazı iş ve meslek gruplarının, faaliyet alanları ve verdikleri hizmetlerden dolayı suçlular tarafından aracı olarak kullanılabilme ihtimali bulunmaktadır.
Diğer bir deyişle, yükümlüler tarafından yapılan işlemler ve verilen hizmetler suçlular tarafından suç işlemek amacıyla kullanılabilmektedir. Bu durumun önlenebilmesi, yükümlülerin aklama ve terörizmin finansmanı suçu ve bu suçlarla mücadele konusunda bilinçlendirilmeleri ve farkındalıklarının artırılması amacıyla “önleyici” bir fonksiyon üstlenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Dolayısıyla, yükümlüler suçla mücadelede Mali Suçları Araştırma Kurulunun en önemli paydaşı konumundadır. Yükümlüler, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2/1-d maddesi ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin (Tedbirler Yönetmeliği) 4/1 inci maddesinde belirlenmiştir. Tedbirler Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına 01 Mayıs 2021 tarihli ve 31471 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile eklenen (ü) bendine göre, “kripto varlık hizmet sağlayıcılar” anılan tarih itibariyle yükümlüler arasına alınmıştır. Kripto varlık, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yayımlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelikte, “dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıklar” olarak tanımlanmıştır. Kripto varlık hizmet sağlayıcılar ise, söz konusu kripto varlıkların alım satımlarına elektronik işlem platformları üzerinden aracılık etmektedir.
Yükümlülükler
Suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının önlenmesi, söz konusu suçlarla mücadelede etkinliğin sağlanabilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için, ilgili mevzuatta “yükümlüler” belirlendiği ve yükümlülere yönelik bir takım “yükümlülükler” getirildiği bir önceki bölümde ifade edilmişti.
Bahsi geçen yükümlülükler, 5549 sayılı Kanunun 3 ila 9/A maddelerinde tanımlanmış olup, yükümlülüklere ilişkin daha detaylı düzenlemelere ilgili Yönetmelik ve Tebliğlerde yer verilmiştir
. Bu kapsamda, kripto varlık hizmet sağlayıcıların tabi oldukları yükümlülükler, müşterinin tanınması, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, devamlı bilgi verme ile muhafaza ve ibraz olarak sayılabilir.
Müşterinin Tanınması Yükümlülüğü
5549 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre yükümlüler, müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında; kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır. Müşterinin tanınmasına ilişkin detaylı düzenlemeler ise, Tedbirler Yönetmeliğinin 5 ila 26/A maddelerinde yapılmıştır.
Müşterinin tanınması yükümlülüğü kapsamında alınması gerekli en önemli tedbir “kimlik tespiti”dir.
Söz konusu Yönetmelikte hangi işlemlerde ve ne şekilde kimlik tespiti yapılacağı detaylı bir şekilde açıklanmış olup, buna göre kimlik tespiti yapılması gerekli olan işlemler, işlem tutarına bağlı olanlar ve olmayanlar şeklinde sınıflandırılmıştır. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları ile bu platformlardan hizmet alacak kullanıcılar arasında sözleşme yapılması esas olduğundan ve yapılan sözleşmeye istinaden kurulan üyelik kapsamında müteakip işlemler gerçekleştirilebildiğinden, söz konusu iş ilişkisi “sürekli iş ilişkisi” tanımına girmekte ve sözleşme yapılması esnasında tutar gözetmeksizin kimliğe ilişkin bilgilerin alınması ve bu bilgilerin doğruluğunun teyit edilmesi suretiyle sözleşme yapılan kullanıcılar ve bu kullanıcıların adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları; sürekli iş ilişkisi tesisi dışında, -Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda tutar gözetmeksizin, -Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe olduğunda tutar gözetmeksizin,
-İşlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı yetmişbeşbin TL veya üzerinde olduğunda, kimlik tespiti yapmak zorundadırlar.
Kimlik tespitinin, iş ilişkisi tesisinden veya işlem yapılmadan önce tamamlanması gerekmektedir.
Gerçek Kişilerde Kimlik Tespiti Yükümlülüğü Gerçek kişilerde kimlik tespiti, Tedbirler Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede kimlik tespiti kapsamında alınacak bilgilere, alınan bilgilerden teyit edilmesi gerekenlere ve teyide esas belgelere yer verilmiştir.
Kimlik tespiti kapsamında alınacak bilgiler:
Gerçek kişilerin kimlik tespitinde;
ilgilinin adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, uyruğu, kimlik belgesinin türü ve numarası, adresi ve imza örneği, iş ve mesleğine ilişkin bilgiler, varsa telefon numarası, faks numarası, elektronik posta adresi ile Türk vatandaşları için bu bilgilere ilave olarak anne, baba adı ve T.C. kimlik numarası alınmalıdır.
Kimlik tespiti kapsamında alınan bilgilerden teyidi gerekenler: Ad, soyad, doğum tarihi, T.C. kimlik numarası (Türk vatandaşları için) ve kimlik belgelerinin türü ve numarasına ilişkin bilgilerin doğruluğu; Türk uyruklular için T.C. nüfus cüzdanı, T.C. sürücü belgesi veya pasaport ile üzerinde T.C. kimlik numarası bulunan ve özel kanunlarında resmi kimlik hükmünde olduğu açıkça belirtilen kimlik belgeleri, Türk uyruklu olmayanlar için pasaport, ikamet belgesi veya Bakanlıkça uygun görülen kimlik belgesi, üzerinden teyit edilmelidir.
Yetkililerce istenildiğinde sunulmak üzere, teyide esas kimlik belgelerinin asıllarının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopisi veya elektronik görüntüsü alınır yahut kimliğe ilişkin bilgiler kaydedilir.
Sürekli iş ilişkisi tesisinde beyan edilen adresin doğruluğu, yerleşim yeri belgesi, ilgili adına düzenlenmiş elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi abonelik gerektiren bir hizmete ilişkin olan ve işlem tarihinden önceki üç ay içinde düzenlenmiş fatura veya Başkanlıkça uygun görülen diğer belge ve yöntemlerle teyit edilir.
Teyide esas belgelerin okunabilir fotokopisi veya elektronik görüntüsü alınır yahut belgeye ait ayırt edici bilgiler kaydedilir. Ticaret Siciline Kayıtlı Tüzel Kişilerde Kimlik Tespiti Yükümlülüğü Ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilerde kimlik tespiti,
Tedbirler Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede kimlik tespiti kapsamında alınacak bilgilere, alınan bilgilerden teyit edilmesi gerekenlere ve teyide esas belgelere yer verilmiştir.
Kimlik tespiti kapsamında alınacak bilgiler:
Tüzel kişinin unvanı, ticaret sicil numarası, vergi kimlik numarası, faaliyet konusu, açık adresi, telefon numarası ile varsa faks numarası ve elektronik posta adresi, tüzel kişiliği temsile yetkili kişinin adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, uyruğu, kimlik belgesinin türü ve numarasına ilişkin bilgiler ve imza örneği ile Türk vatandaşları için bu bilgilere ilave olarak anne, baba adı ve T.C. kimlik numarası alınacaktır.
Kimlik tespiti kapsamında alınan bilgilerden teyidi gerekenler:
Tüzel kişiliğin unvanı, ticaret sicil numarası, faaliyet konusu ve adresinin teyidi ticaret siciline tescile dair belgeler üzerinden, vergi kimlik numarasının teyidi ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ilgili birimi tarafından düzenlenen belgeler üzerinden yapılacaktır.
Tüzel kişiyi temsile yetkili kişilerin, kimlik bilgilerinin doğruluğu, gerçek kişiler için aranan kimlik belgeleri üzerinden, temsil yetkileri ise tescile dair belgeler üzerinden teyit edilecektir.
Yetkililerce istenildiğinde sunulmak üzere, teyide esas belgelerin asıllarının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopisi veya elektronik görüntüsü alınır yahut kimliğe ilişkin bilgiler kaydedilir.
Yurt dışında yerleşik tüzel kişilerin kimlik tespiti; Türkiye’de yerleşik tüzel kişiler için aranan belgelere ilgili ülkede tekabül eden belgelerin Türkiye Cumhuriyeti konsoloslukları tarafından onaylanan veya Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi çerçevesinde bu Sözleşmeye taraf ülke makamı tarafından tasdik şerhi düşülen örnekleri üzerinden yapılır.
Ayrıca risk temelli yaklaşım çerçevesinde, kimlik bilgileri gerektiğinde bu belgelerin noter onaylı Türkçe tercümeleri üzerinden teyit edilir. Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 8 ila 17 nci maddelerinde diğer müşteri türleri itibariyle kimlik tespiti düzenlemelerine yer verilmiştir. Diğer müşteri türleri; dernek, vakıf, sendika, konfederasyon, siyasi parti, tüzel kişiliği olmayan teşekkül, kamu kurumu, başkası adına hareket edenler, başkası hesabına hareket edenlerdir.
Müteakip İşlemlerde Kimlik Tespiti Tedbirler Yönetmeliğinin 16 ncı maddesine göre, daha önce usulüne uygun olarak kimliği tespit edilenlerin sürekli iş ilişkisi kapsamında yüz yüze yapılan ve kimlik tespitini gerektiren müteakip işlemlerinde, kimliğe ilişkin bilgiler alınarak bu bilgiler yükümlüde bulunan bilgilerle karşılaştırılır. Karşılaştırma sonrasında ilgili evraka işlemi yaptıran gerçek kişinin ad ve soyadı yazılır ve imza örneği alınır.
Alınan bilgilerin doğruluğundan şüpheye düşülmesi halinde bu bilgiler, teyide esas kimlik belgelerinin veya bunların noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası bu belgelerde yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgilerle karşılaştırılması suretiyle doğrulanır.
Yüz yüze olmayan işlemler yapılmasını mümkün kılan sistemleri kullanarak gerçekleştirilen ve kimlik tespitini gerektiren müteakip işlemlerde ise müşteri kimliğinin doğrulanmasına ve kimlik tespiti kapsamındaki bilgilerin güncel tutulmasına yönelik gerekli tedbirler alınır.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları nezdinde üyelik sözleşmesi yaparak sürekli iş ilişkisi kuran kullanıcılar tarafından daha sonradan gerçekleştirilen yetmişbeşbin Türk Lirası ve üzeri işlemler müteakip işlemler olarak değerlendirilecektir. Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının müşteri/kullanıcı ile yüz yüze gelmediği durumlarda kimlik tespiti nasıl gerçekleştirilir?
Yukarıda açıklanan gerçek kişilerde ve ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilerde kimlik tespit usulü, yükümlü ile müşterinin yüz yüze geldiği durumlar dikkate alınarak düzenlenmiştir. Ancak, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının müşterileri ile yüz yüze gelmediği durumlarda, kurye ve dış destek birimleri (destek hizmeti kuruluşları) aracılığıyla kimlik tespit yükümlülüklerini yerine getirebilirler. Kurye ve dış destek birimleri kripto varlık hizmet sağlayıcıları adına hareket ettiğinden üçüncü taraf olarak nitelendirilemez.
Bu kimseler, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının yükümlülüğünde olan kimlik tespitinin gereği gibi yerine getirilmesinde ilgili kripto varlık hizmet sağlayıcılarına yardımcı olan elemanlar olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu kimselerin bu kapsamda yaptıkları işlemlerden ilgili kripto varlık hizmet sağlayıcıları sorumludur. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları tarafından kurye ve dış destek birimlerinden söz konusu hizmeti alabilmeleri için bahsi geçen birimlerle bir sözleşme yapması, söz konusu sözleşmede destek hizmetinin konusu, kapsamı, tarafların sorumluluklarının açık ve anlaşılır bir şekilde ifade edilmesi gerekmektedir. Sözleşmenin kapsamının belirlenmesinde; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yayımlanan “Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik”te yer alan destek hizmetine ilişkin şartlardan ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan “Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ”in “Aracı Kurumların Dışarıdan Hizmet Alımına İlişkin Esaslar” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yer alan dışarıdan hizmet alımına ilişkin şartlardan yararlanılabilir. Diğer taraftan, “Faaliyetlerini Münhasıran Elektronik Ortamda Gerçekleştiren Yükümlüler” olarak kripto varlık hizmet sağlayıcılarının 5 No’lu Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği’nin “2.2.10” maddesinde belirtilen şartları tamamlamaları halinde Basitleştirilmiş Tedbirlere ilişkin hükümlerden yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, bunun için ilgili maddede yer verilen şartların tamamlanması gerekmektedir. (Söz konusu şartlar kısaca; – Türkiye’de mukim bankayla, sunulan mal veya hizmete ilişkin tahsilat ve ödeme işlemlerinin elektronik ortam üzerinden gerçekleştirileceğine dair sözleşme yapılmış olması, – Kimliğe ilişkin bilgilerin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü veri tabanı kullanılarak sorgulanması yoluyla teyit edilmesi..) İşlemin Reddi ve İş İlişkisinin Sona Erdirilmesi Tedbirler Yönetmeliğinin 22 nci maddesinde işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre; Kimlik tespitinin yapılamadığı veya iş ilişkisinin amacı hakkında yeterli bilgi edinilemediği durumlarda; iş ilişkisi tesis edilemez ve talep edilen işlem gerçekleştirilemez. Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe duyulması nedeniyle yapılması gereken kimlik tespit ve teyidinin yapılamadığı durumda iş ilişkisi sona erdirilmeli ve belirtilen bu hususların şüpheli işlem olup olmadığı da ayrıca değerlendirilmelidir.
Şüpheli İşlem Bildirimi Yükümlülüğü
Aklama ve terörizmin finansmanı suçlarıyla mücadelede iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan ilki bastırıcı ya da caydırıcı tedbirler denilen ve işlenen suçun, faillerinin, suç eyleminin ve buna ilişkin suç gelirlerinin araştırılıp, incelenip ortaya çıkarılmasına yönelik çalışmalardır.
İkinci ve daha önemli olan yaklaşım ise, daha en başından aklama ve terörün finansmanı suçlarının işlenmesinin engellenmesine yönelik “önleyici tedbirler” olarak adlandırılan faaliyetler bütünüdür.
Şüpheli işlem bildirimi (ŞİB), aklama ve terörün finansmanı suçlarıyla mücadelenin en önemli unsurlarındandır. Şüpheli işlem bildirimi, yükümlüler ile mali istihbarat biriminin (MASAK) işbirliğiyle, aklama ve terörün finansmanı faaliyetlerinin tespit edilebilmesini ve önlenebilmesini amaçlamaktadır. Şüpheli işlem, 5549 sayılı Kanunun 4/1 inci maddesinde ve Tedbirler Yönetmeliğinin 27/1 inci maddesinde tanımlanmış olup, şüpheli işlem bildiriminin usul ve esasları Tedbirler Yönetmeliğinin 27 ila 30 uncu maddelerinde ve 13 Sıra No.lu MASAK Genel Tebliğinde düzenlenmiştir. Şüpheli işlem; yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir. “Şüphe”, işleme konu fon veya malvarlığının yasadışı kaynaktan elde edilmiş olabileceği veya yasadışı bir amaçla kullanılacağı konusunda işlemi gerçekleştiren ve/veya aracılık edenlerde oluşacak, sübjektif bir durumu ifade etmektedir. Yükümlü sübjektif değerlendirmelerini, algı ve sezişleri, işlemin yapılması sırasında müşterinin davranışları, müşteri ile ilgili olarak daha önce elde edilen bilgiler, yapılan işlemin ve işlem tutarının müşterinin mali profili ile uyumu ve diğer unsurları dikkate alarak oluşacak kanaatine göre belirlemektedir. Şüpheli bir işlemle karşılaşıldığında, işlem hakkında yetki ve imkânlar ölçüsünde araştırma yapıldıktan sonra, edinilen bilgi ve bulgular çerçevesinde, Şüpheli İşlem Bildirim Formu (ŞİB formu) doldurulmak suretiyle MASAK Başkanlığına şüpheli işlem bildiriminde bulunulması gerekmektedir. Şüpheli işlemler, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin MASAK Başkanlığına bildirilir. Şüpheli işlemlerin devamlı bilgi verme kapsamında bildirilmiş olması şüpheli işlem bildirim yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
* Şüpheli işlem kavramında geçen işlem ifadesi tek bir işlem ile sınırlı olmayıp, birden çok işlemi kapsayabilir.
* Birden çok işlem bir arada ele alınarak değerlendirildiğinde şüphe arz eden işlemler için tek bir ŞİB formu düzenlenir. Şüpheli işlem bildirimi ihbar ile karıştırılmamalıdır. Her şeyden önce idari bir birim olan MASAK Başkanlığına gönderilen şüpheli işlem bildirimlerinin, yükümlü nezdinde oluşan şüphenin somutlaştırılmasına çalışılmakta olup, aklama ve terörün finansmanı suçlarıyla bağlantısı kurulamayan şüpheli işlem bildirimlerine herhangi bir işlem tesis edilmemektedir.
Şüpheli işlemin gönderildiği ilk aşamadan son aşamasına kadar, bildirimi gönderen asla ifşa edilmemektedir. Tam gizlilik içinde yürütülen analiz aşamalarında şüphe somut delillere dayandığı anlaşılırsa, ancak o durumda dosya gerekli delil, bilgi ve belgelerle birlikte, yine gönderenin kim olduğu belirtilmeden adli makamlara iletilmektedir.
Şüpheli işlemler, şüphenin oluştuğu tarihten itibaren en geç on iş günü içinde MASAK Başkanlığına bildirilmelidir.
Ne Tür İşlemler Şüpheli Olabilir?
Şüpheli işlem bildirimine konu işlemler ve müşterilerle ilgili basın veya benzeri kaynaklara dayanılarak bir “bilgi” bulunması halinin doğrudan şüpheli işlem bildiriminde bulunulmasını gerektiren bir durum olduğu aşikârdır. Asıl soru; şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun varlığının nasıl tespit edilebileceğidir? Şüpheli işlemler, öncelikle makul bir akla sahip kişinin dahi şüpheleneceği davranışlardan yola çıkılarak, yükümlünün ve/veya çalışanların bu konudaki bilgi, tecrübe, mesleki sorumluluk gibi çeşitli donelerle destekleyerek olası mali suçlarla mücadele kapsamında ortaya çıkardığı bir üründür. Bu kapsamda, MASAK Başkanlığı resmi internet sitesinde yer alan “Sektörel Şüpheli İşlem Bildirim (ŞİB) Rehberleri” içindeki şüpheli işlem tipleri sizlere, şüpheli işlemlerin tespitinde yol göstermek için belirlenmiş olup, şüpheli işlemlerle ilgili sadece tipler ile kendinizi sınırlandırmamalısınız; şüphe doğuran işlem, sayılan tiplerden herhangi birine uymasa dahi şüpheli işlem bildiriminde bulunmanız gerekmektedir. Rehberin sonunda örnek mahiyetinde şüpheli işlem tiplerine yer verilmiştir.
Şüpheli İşlem Bildiriminde Diğer Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Bildirim sürecinde, işlemin niteliği veya müşteri profiliyle ilgili daha ayrıntılı araştırma yapılması gerekebilir. Yetki ve imkânlar ölçüsünde yapılacak bu araştırmanın amacı, şüpheyi destekleyecek ek bulguların olup olmadığını tespit etmektir. Araştırma yapılırken, müşterinin, kendisi hakkında bildirimde bulunulacağından şüphelenmesine neden olacak tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekmektedir. Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda sizler tarafından gerekli kimlik tespit işlemleri yapılmalıdır. Ancak bildirime konu şüpheli işlemin teşebbüs aşamasında kaldığı ve gerçekleştirilmediği durumlarda da kimlik tespiti yükümlülüğü mümkün olduğu ölçüde yerine getirilir. MASAK Başkanlığına şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ile yargılama sırasında mahkemeler dışında, işleme taraf olanlar dâhil hiç kimseye açıklayamazsınız. İhlal edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 7 nci maddesine göre; kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar, Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla sorumludur. Kendilerinden talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar.
Muhafaza ve İbraz Yükümlülüğü
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesine göre, yükümlüler, anılan Kanunla getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdür. DEVAMLI BİLGİ VERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesine göre, yükümlüler, taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden, Bakanlıkça belirlenecek tutarı aşanları Başkanlığa bildirmek zorundadırlar. Devamlı bilgi verme kapsamındaki işlem türleri, bilgilerin ne şekilde ve hangi sürelerde verileceği, kapsam dışında tutulacak yükümlüler ile uygulamaya ilişkin diğer usûl ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
Bu kapsamda Bakanlığımızca belirlenen usul ve esaslar dahilinde devamlı bilgi vermek zorunluluğunuz bulunmaktadır.
Yaptırımlar
Yapılan yükümlülük denetimleri sonucunda, 5549 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; müşterinin tanınması yükümlülüğü, devamlı bilgi verme yükümlülüğü ve şüpheli işlem bildirimi yükümlülüğünün ihlallerinin tespiti halinde, MASAK tarafından Kanunda belirtilen miktarlarda ve işlem başına idari para cezası verilir. Uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı; her bir yükümlülük için, ihlalin yapıldığı yıl itibariyle belli bir tutarı aşamaz. Üst tutardan ceza uygulanan yükümlüler nezdinde takip eden yılda aynı neviden bir yükümlülük ihlali olması durumunda bu hadler iki kat olarak uygulanır. Bu kapsamda, 7262 sayılı Kanun ile 5549 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde yapılan değişikliğe istinaden, 2021 yılında gerçekleşen yükümlülük ihlalleri için aşağıdaki idari para cezaları ve üst limitleri uygulanır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17’nci maddesinin yedinci fıkrasına göre; idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Yine, 5549 sayılı Kanunun 14’üncü maddesine göre; “yükümlülerin şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ve yargılama sırasında mahkemeler dışında hiç kimseye açıklayamayacakları” şeklindeki yükümlülüğün ihlali ile bilgi ve belge verme ve muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin ihlali halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Bu suç dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Örnek Şüpheli İşlem Tipleri ve Müşteri Profiline İlişkin Tipler
Müşterilerin yükümlülere başvurularında;
ibrazı ya da tevdii gereken belgelerin yetersiz bilgiler içermesi, verdikleri bilgilerin birbiriyle çelişkili olması veya bilgilerin verilmesinde isteksiz davranılması. İşlem yapılması için para veya çeşitli hediyeler teklif edilmesi ya da müşteri hakkında suç gelirlerinin aklanması veya terörün finanse edilmesiyle ilgili olarak medyada menfi haberler çıkmış olması gibi şüphe duyulmasını gerektiren somut bir durumun varlığı. Müşterinin, genel müşteri davranış modellerinin dışına çıkması örneğin hakkında şüpheli işlem bildiriminde bulunulmasını engellemek amacıyla bazen çok yakın, bazen tehditkar tavır takınmaları. Müşterilerin işi/mesleği, mali durumu ile işlemleri arasında makul bir orantı bulunmaması. Müşterilerin, riskli kişi veya kuruluşlar ile ticari ya da başkaca bir ilişkisinin bulunması. Şirketlerin, faaliyet gösterilen sektördeki diğer kuruluşlara veya genel olarak şirket yapılanmalarına nazaran mutad olmayan sermaye, ortaklık, yönetim ve istihdam yapısına sahip olması.
Gerçekleştirilen İşlemlere İlişkin Tipler
Ticari faaliyet gösteren kişi veya kuruluşların faaliyetleri kapsamında olağan olarak tekrarı gereken işlemlerin münferit işlem olarak kalması ya da aksine olağan ticari hayatta sık yapılmayan işlemlerin sürekli olarak tekrarlanması. Mutad uygulamalarda toplu yapılması gereken mali işlemlerin, tespit ve bildirimlerden kaçınmak amacıyla, mantıklı bir gerekçesi olmaksızın bölünmesi. Yapılan ya da yapılmak istenen işlemin mutad ve makul hukuki veya ekonomik bir gerekçesi ya da mantığının olmaması. Müşterinin küçük kupürler ile yüksek tutarda nakit ödeme yapması veya sık kullanılmayan bir döviz ile ödeme yapmak istemesi gibi ödeme araçlarının alışılmışın dışında kullanılması.
İşlemler ile İlgili Genel Tipler
Müşterinin işlem yapmadan önce, kimlik tespiti ve şüpheli işlem bildirim zorunluluğu, işlem limitleri, yükümlünün aklama ile mücadelede kontrol yöntemleri hakkında bilgi edinmeye çalışması ve bu yönde sorular sorması. Müşteriden faaliyeti, mesleği ya da kimlik, adres ve telefon gibi kişisel bilgilerinin alınmasında zorluklarla karşılaşılması. Müşterinin işlemin amacı ya da işleme konu fonun kaynağı hakkında açıklama yapmakta zorlanması veya bilgi vermekten kaçınması. Müşterinin yasal veya idari olarak ibrazı veya doldurulması gereken bir belgeyi ibraz etmemek veya doldurmamak için yükümlü işlem görevlisini ikna etmeye çalışması. Görünürde birbirinden bağımsız hareket eden müşterilerin; aynı adres, telefon ve benzeri iletişim bilgilerini vermesi.
Aralarında akrabalık bağı ya da herhangi bir iş ilişkisi bulunmayan ve ortak vadeli mevduat hesabı açtırmış olan kişilerin hesaplarında tasarruf mevduatı profiline uymayan dikkat çekici ve yoğun şekilde nakit işlem veya yurt içinden ve dışından yönlendirilen elektronik transfer trafiği görülmesi.
Tüzel kişi müşterilerin ortakları veya yöneticileri olarak görünen gerçek veya tüzel kişilerin, firmanın gerçek ortak veya yöneticisi olmadığının anlaşılması; firmanın sermayesi ve idaresinin, kötü bir ünü olan ya da resmi makamlarca haklarında dava açılmış veya soruşturma yapıldığı bilinen üçüncü şahısların kontrolünde olduğuna dair bilgi veya şüpheyi gerektirecek bir durum bulunması. Tüzel kişi müşterilerin, hakim yeni ortak ve/veya ortaklarının; kişisel ve ticari geçmişleri hakkında bilgi vermekten kaçınmaları, daha önce firmanın faaliyet gösterdiği alanda herhangi bir ilgisi, eğitimi ve iş tecrübesine sahip olmadıklarına dair emareler olması.
Müşterinin kimlik ibraz etmeksizin veya geçerli kimlik belgesi olmaksızın sahte-hayali olduğundan şüphe duyulan isimle işlem yapmaya veya başkaları adına işlem yaptırmaya teşebbüs etmesi. Müşteri tarafından şüpheli işlem bildiriminde bulunulmaması konusunda yükümlü çalışanlarına teklif, baskı veya tehditte bulunulması.
Terör Örgütleri ile Bağlantısından Şüphelenilen Kişiler veya Riskli Ülkelerle Gerçekleştirilen İşlemlere İlişkin Tipler
Bir terör örgütü ile bağlantılı olduğu bilinen gerçek ve tüzel kişiler adına yükümlü nezdinde işlem gerçekleştirilmesi yahut hesap açılması, hesapla bağlantılı elektronik fon transferleri yapılması. Riskli ülkelerde açılan ticari bir hesaba, hiçbir ticari açıklaması ve ekonomik amacı olmayan tutarlarda paranın elektronik olarak transfer edilmesi ve/veya bu paraların hesaptan çekilmesi.
Riskli ülkelere ve/veya bu ülkelerden fonların gönderilmesi ya da alınması, bu ülkelerde bulunan mali kurumlarda hesap açılması veya bu ülkelerdeki bankaların çıkardığı kredi kartlarının kullanılması Üçüncü kişilerce döviz değişimi yapılarak, terörizm ve kaçakçılığın yoğun olarak görüldüğü veya vergi cenneti olarak bilinen ve müşteriyle açık iş bağlantısı olmayan ülkelere müşteri adına fon transfer edilmesi. Riskli ülkelerden veya riskli ülkeler üzerinden yapılan transfer işlemleri neticesinde kısa süre içerisinde oluşan mevduatların üçüncü şahıslara aktarılması. Özellikle riskli ülkelerden veya bu ülkelere, bireysel ve ticari çok sayıda hesap kullanılarak fonların toplanması ve bu fonların az sayıda lehdara yönlendirilmesi.
Riskli ülkelerden ya da riskli ülkelere yapılan fon transferlerinde, işlemi makul kılacak ticari bir amaç olmaksızın, ticari nitelikli finansal işlemlerin kullanılması.
Şüpheli İşlem Sonucunda Yaşanabilecek Durumlar
Şüpheli işlemler sonucunda, Bakanlıklar veya Savcılıklar tarafından, Şirketin veya ilgililerin hesaplarına bloke konulur.
Bu blokenin miktarı ve türü, somut olay özelinde değişmekle birlikte, mevzuat eksikliği ve donanım yetersizliğinden çoğu soruşturma atıl kalmaktadır.
Bu nedenle bu alanda uzman ve deneyimli avukatlar ile sürecin takibi, blokelerin hızlı ve tamamen kaldırılması konusunda son derece önemlidir.
Zira blokeler kaldırılmadan, şirket faaliyetine devam edememektedir.
Bu blokeler, CMK md. 128’de düzenlenmektedir. İşbu madde;
Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;
a) Taşınmazlara,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,
e) Kıymetli evraka,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,
g) Kiralık kasa mevcutlarına,
h) Diğer malvarlığı değerlerine, Elkonulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir. (Ek cümle: 21/2/2014 – 6526/10 md.) Bu madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre talep üzerine iki ay daha uzatılabilir.(1)
(2) Birinci fıkra hükmü;
a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti (madde 91),
- Hırsızlık (madde 141, 142),
- Yağma (madde 148, 149),
- Güveni kötüye kullanma (madde 155),
- Dolandırıcılık (madde 157, 158),
- Hileli iflas (madde 161),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Parada sahtecilik (madde 197),
- (Mülga: 21/2/2014 – 6526/10 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016 6763/25 md.) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
- İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
- Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236),
- (Ek: 24/11/2016-6763/25 md.) Tefecilik (madde 241), (2)
- Zimmet (madde 247),
- İrtikap (madde 250)
- Rüşvet (madde 252),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308),
- (Değişik: 2/12/2014-6572/41 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar, Hakkında uygulanır.
(3) Taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir.
(4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur.
(5) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba elkonulması kararı, teknik iletişim araçlarıyla ilgili banka veya malî kuruma derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili banka veya malî kuruma ayrıca tebliğ edilir. Elkoyma kararı alındıktan sonra, hesaplar üzerinde yapılan bu kararı etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersizdir.
(6) Şirketteki ortaklık paylarına elkoyma kararı, ilgili şirket yönetimine ve şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili şirkete ve ticaret sicili müdürlüğüne ayrıca tebliğ edilir.
(7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili gerçek veya tüzel kişiye ayrıca tebliğ edilir.
(8) Bu madde hükmüne göre alınan elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi halinde, Türk Ceza Kanununun “Muhafaza görevini kötüye kullanma” başlıklı 289 uncu maddesi hükümleri uygulanır.
(9) (Değişik: 24/11/2016-6763/25 md.) Bu madde hükümlerine göre elkoymaya ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ancak hâkim karar verebilir.
(10) (Ek: 15/8/2016-KHK-674/13 md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/13 md.) Bu madde uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir. Bu durumda 133 üncü madde hükümleri kıyasen uygulanır.
Bu blokeler, tedbir niteliğinde olmasına karşılık, uygulamada sıklıkla savcı tarafından, hakim talebi olmadan konulmakta ve usule aykırılık yapılmaktadır.